28 Eylül 2025 Pazar

Devam Filmi: "Rezalet"

    Marvel evrenini geçtik. Her sene istisnasız şekilde bir önceki senenin rezaletinin devam filmlerini çekip taraftarla, izleyiciyle buluşturmaya devam ediyoruz.


   Konuşsam faydası yok, sussam gönül razı değil. Rezalet ötesi kadro planlaması, rezalet ötesi oyun, rezalet ötesi kenar yönetimi. O kadar kötüyüz ki, anlatacak kelime bulamıyorum. 9 kişi kalmış rakip. Üstelik futbol oynamaya falan gelmemişler. İlk yarı da özellikle, bildiğin güreş müsabakası izlettiler, maç boyunca yattılar kalkmadılar. Yarım pozisyondan gol buldular. Ve biz yenemedik. 9 kişi kalmış rakibimizi yenemedik.

    Ortada bir oyun olmayınca işin tekniğini, taktiğini konuşamıyorsun bile. 100 tane orta açtık, 1 isabet bulabildik. 2 tane santrofor sıfatına sahip "direk" rakip ceza sahasında "sabit" duruyor ve kafalarına top bekliyorlar. Eee, o ortayı açacak Gökhan Sazdağı nerede? Satıldı. Arada bir tane orta denk geldi, o 2 direğin vuramadığına çıktı Talha vurdu, o da şans eseri asist oldu. Dakikalar 90+2. 

    9 kişi kalmış rakibe baskı kurduk, topla oynadık, pozisyona girdik diye mutlu mu olalım? Sevinelim mi? Göğsümüzü gere gere 1 puan aldık diye övünelim mi? Maç sonu ağzını açan herkes bunu söylüyor. Yahu kendi evindesin, taraftarının önündesin, "efsane bir kadro" kurmuşsun. Kemiksiz 3-4 tane atacağına takıma, 9 kişi kalmasına rağmen 90+2 de ancak gol atmışsın.

   6 numara olarak sahaya çıkan Dorukhan efendi maçı ikili mücadele kazanamadan tamamladı.  Yediğimiz golde 2 adım atıp Niang'ı rahatsız etmeyi akıl edemedi ve Carole ile baş başa bıraktı. Sonuç aşırtılan topta gol, yedik. Geçen hafta yaptığının ödülünü bu hafta 11 de şans bularak aldı, çıkarken de anamıza söver gibi alkışlayarak çıktı. Ama neymiş, %72 topla oynamışız.

    Bugün bu rezaletin ardından, daha stadyumdan çıkmadan hocayı kovamayacaksak biz düşmeyi çoktan hak ettik demektir.

    Günün sonunda 9 kişi kalmış rakibimizi yenemedik. İçerde oynadığımız 4. maç, toplam da 8. maç ve galibiyet yok. Hocanın bahanesi çok, taraftar ise eleştiriyor diye kötü. Ben kötüyüm. Daha da kötü olup eleştirmeye devam edeceğim.

24 Eylül 2025 Çarşamba

45 Dakikalık Çile Vol.2

    Store'da "normalden pahalı olduğu için" satın alamadığınız Kayserispor forması var ya. Ha işte sahada, üstüne bir de on milyonlarca TL para kazanarak giyen isimler var şu sıra Kayserispor'da. Üstelik Sakarya'nın elinden aldık hatta çaldık, kaptık biz bu ismi. Transfer mucizesi!..


    Kendi maç izlememe rekorumu bugün güncelledim. 45 dakika dayanabildim sahada ki berbat futbola. Ama hocanın da söylediği gibi nihayetinde 6 maçta "berbat oynayarak" sadece Galatasaray ve zar zor ayakta duran Beşiktaş'a kaybettik. Endişelenecek bir şey yok, Pazar günü Gençlerbirliği'ni yeneceğiz ve önümüze bakacağız. Yani herhalde, galiba ve de sanırsam.

    Transferler çok geç gelmiş takıma, takım bir arada çok çalışamamış, bugün ilk 11 den 8 tane eksiğimiz varmış. Bunlar da hocanın söylemleri. Da, biz geçen sezon 9 tane eksikle, çok daha sıradan bir kadro ile, üstelik şampiyonluk kovalayan Fenerbahçe'ye, hem de Kadıköy'de 3 gol attık yahu, yenilmedik yahu. Hepsini geçtim, ezilmedik yahu. Biri bu adama bunları neden anlatmıyor?

    Allah aşkına Karimi ve Ackah bir kuytuda denk getirip hocayı mı dövdü, anasına mı sövdü de bugün bize Jung'u, Tuci'yi, Opoku'yu izlettiniz? Yahu oynamak istemeyen 10 tane futbolcudan "TAKIM" yapan, ligin ikinci yarısını kasıp kavuran Kayserispor'dan bugün bu hale nasıl geldik Allah aşkına?

    Bugün, üzerinde Kayserispor'un anlı şanlı çubuklu formasını giyen bir adam, 3. gol de pas opsiyonu olabilecekken olmayıp kaçırdığı top sonrasında 20 yaşında, sırtında 38 numarayı taşıyan Kayseri'li gencecik bir çocuğa küfür edip kızdı, arkasına 4. gol de kaleye giden ama koşsa çıkaracağı topa koşmadı, koşmaya da gerek görmedi. Adam çıkaracağı topa koşmadı koşmadı!!! Eyyyyy yönetim, başkan, sportif direktör. Adam diyorum, çıkarabileceği topa diyorum, KOŞMADI diyorum!...

    İzleyin izleyin, bizim gibi siz de izleyin. Futbolun f'sini oynamadan 4 maçta berabere kalabildik diye iyi izleyin ha. Durmadan "emek verdik, çaba gösterdik, para harcamadık." diye diye izleyin. Aylardır forma şansı bulamayan Arif'le, senelerdir Kayserispor formasını sadece antrenmanlarda giyen Yiğit'le Tuci'yi izleyin. Jung'u izleyin, Dorukhan'ı izleyin. Ama iyi izleyin. Bu filmin tekrarı yok.

20 Eylül 2025 Cumartesi

60 Dakikalık Çile

    Sonrası bende yok çünkü. 60. dakika da kapattım maçı. Kapattım çünkü çok kötüyüz. 5 maçın 4'ünde yenilmemek bana yetmiyor. Yetenlere saygı duyuyorum ama bana yetmiyor.

Fotoğraf Kayserispor Resmi X Hesabından Alınmıştır.

    Hangisinde futbol oynayarak, hangisinde sahayı rakibe dar ederek, hadi onu bunu geçtim hangisinde belli bir oyun planına sadık kalarak bu istatistiği yakaladık? Geride bıraktığımız 5 maçta sahaya çıkan oyuncular arasında hiç bir bağ, hiç bir bağlantı, hiç bir uyum yok. Bunu görmemek, gördüğünü söylememek Kayserispor'lu kimliğime yakışmıyor. Kenardan teknik kadronun sahaya kattığı hiç bir şey yok. Ha bu cümleyi bugün son 30-35 dakikayı izlemeden söylüyorum. Nasıl oynadık, neler yaptık bilmiyorum çünkü gerçekten 60 dakikalık oyuna ben katlanamadım. Çok merak ediyorum, geride kalan 5 maçta Bennes olmasaydı ne yapacaktık?

  Hava toplarında çok yetenekli olan bir santrofor aldık, adamı havadan 1 tane topla buluşturamadık. Kanat ortası yapacak hiç bir oyun kurgusunu uygulayamıyoruz. Duran toplarımız fecaat. Hele işin savunma tarafı evlere şenlik. Bugün yediğimiz gol ortada. Orta sahamız lokum yumuşaklığında, oynadığımız bütün rakipler ellerini kollarını sallayarak kapıya dayanıyor. Hiç bir sertlikle karşılaşmadan, hiç bir engele takılmadan. Ön alanda baskı namına hiç bir etkinliğimiz, aksiyonumuz yok.

  İlk yarıda Safuri'nin Ramazan'a attığı çalımdan sonra Dorukhan'ın halini görenler oldu mu bilmiyorum. Ellerini yana öyle bir açtı ki; "Biz ne oynuyoruz arkadaş böyle?" dercesine isyan etti resmen. Mendes'i durmadan koşacağı pozisyonda oynatıyoruz. Adamın tüm kariyeri boyunca oynadığı maçlarda yaptığı koşuları toplasanız bizdeki 5 maçta koştuğu kadar koşmamıştır. Ezdiği topun haddi hesabı yok çünkü oynadığı yer bu adamın oynayacağı yer değil. 

    İşin saha içi tarafı böyle. Bir de saha dışı var. Majid yok, Bennaser geldi ama yok, Mane gitti, bugün Denswill ve Abdülsamet gitti. Çarşamba günü Bjk ile oynayacağız ama kim oynayacak, nerde oynayacak, nasıl oynayacak belli değil. Son bir kaç yıldır yaşadığımız belirsizliklerden sonra bu sene bari böyle olmasın diyoruz ama görünen o ki olacak, olmaya devam edecek. Garibin yüzü gülür mü?

    Ben ciddi manada futbol cahili bir adamım, artık buna kesinlikle inanıyorum. 60 dakikalık çileyi izleyecek kadar cahilim hem de. Lütfen bu çileden bizi kurtarın. Benim cahilliğime de bir son verin. Nasıl yaparsınız, ne yaparsınız bilmiyorum ama, Kayserispor bunca transfer yaptığı bir sezonun başında böyle OYNAYAMAZ... 

    Hep söylediğiniz gibi, emeklerinize yazık ediliyor, haberiniz olsun...

30 Ağustos 2025 Cumartesi

Kötünün İyisi Mi, İyinin Kötüsü mü?

    Belirtmekte fayda var, galipte gelsek bu yazıda ki cümlelere çok yakın cümleler bu satırlarda yer alacaktı. Yani 90+4'de beraberlik golünü yedik diye böyle düşünmüyorum. Yazının ana fikri maçın ilk yarısı bittiğinde oluşmuştu zaten.


    Deplasmanda alınan bir puan kötü müdür? Göreceli bir soru bu. Ligin başında, kadro olarak senden iyi ama geride kalan üç haftada sahaya hiç bir şey koyamamış bir rakipten alıyorsan çokta iyi diyemezsin. Ha, icap ettiğinde hayat kurtarır mı? Kurtarır. Karalar bağlamalı mıyız? Bunun cevabı da göreceli. Bağlamıyorum ama şikayetlerim ekteki gibi.

    Can sıkan şeyler var. Her şeyden önce takımda geçen seneden kalan oyuncular haricinde kimin nerede, ne yapacağına dair sahada belirgin hiç bir şey yok. Aşırı bir savurganlıkla oynuyoruz. Bugün Ackah dışında orta sahada Mendes ile Benes ne yaptı, görevleri ve işleri neydi ben anlamadım. Her ikisi de sık sık merkezi boşaltıp ya kanatlara indi, ya da oyunu kurgulamak yerine akışa bıraktılar. Kim derdi ki bugün sahanın en iyisi Ackah olacaktı. Benes'in de raket gibi sol ayağına minnet borçluyuz orası ayrı elbette. Kaleyi bulan iki şutumuzu da o çekti.

    Hep geçen senenin Jakirovic'li dönemlerine dem vuruyor gibi olacağım ama maç içinde bir plan, oynanan oyunda bir kıymet, sahada da ziyadesiyle mücadele vardı. Bu sezonun geride kalan 3 maçında bu saydıklarıma çok uzak bir takım izliyoruz. Elbette yıllarca bir biriyle oynayan oyuncuların uyumlarından bahsedebiliriz ama mevcut kadroda koca bir sezon önü kampını birlikte geçirdi. Bu denli savrukluğu kabullenmekte ben zorlanıyorum, sizi bilmem. Mesela Tuci bugün 86 dakika oyunda kalacak ne yaptı? Peki Talha girdikten sonra neler yaptı? Aklı başında olan ya da bir çift göz sahibi herhangi biri bu soruları Talha'nın oyuna girişinden maçın bitişine kadar on defa sormuştur. Hocalık tam da burada başlıyor işte. 60. dakika da bu soruyu sormak zorundasın Mr. Gisdol.

    Şans, beceri ve yetenekle maçın son dakikalarında çok güzel bir gol buluyorsun ama bu golü savunamıyorsun. Sitemimiz ya da şikayetimiz ortaya futbol namına hiç bir şey koyamayan direk rakibine karşı bulduğun şans golünü savunamamak. Bu kadar cömert davranamayız, sonrasında acısı çok fena çıkıyor. Bunca zaman sonra transfer tahtası açılmış bir takımın "oyuna katkı yapan" tek oyuncuyla transfer sezonunu kapatma endişesi uyku kaçıracak cinsten.

    Milli ara sonrasında rakip çok ama çok iyi bir takım olan ve oyun oynayan Göztepe. Önümüzde ki süreci iyi değerlendirip mutlak suretle hücum hattına ve orta sahaya, hatta mümkünse defans hattına takviye yapmak zorundayız. Üstelik öyle transfer yapmış olmak için değil, geldiğinde direk etki edecek oyunculara ihtiyacımız var. Çünkü bu sene kenarda Jakirovic olmayacak. Yani olayı oyunun gücü, analizin doğruluğu ile çözmek geçen seneye bakarak çok ama çok daha zor.

25 Ağustos 2025 Pazartesi

Saçmalıklar Silsilesi

Enteresan bir şekilde bu maçın böyle sonuçlanmayacağını düşünerek gittim maça. İlk hafta oynanan derli toplu futbolun, birbiri ile oynamamış kadronun ayakta duran halinin etkisi haliyle çok büyüktü bunda.


Gelgelelim hiç umduğumuz gibi sonuçlanmadı. Rakibin adından, kadrosunun gücünden korkan, özellikle ilk yarıda orta sahanın gerisinde bekleyerek oyunu kabullenen bir planla sahaya çıktı takım. Öyle ki Galatasaray ilk 45 dakika ter idmanı tadında bir futbolla resmen sahadan sildi Kayserispor'u. Merkezde o kadar büyük boşluklar verdik ki, elini kolunu sallayarak ceza sahamızda girdiler, şut çekip, pozisyon buldular. 

İşin kötü tarafı ikinci yarı başlarken Dorukhan, Opoku gibi isimler kenara alınır diye beklerken yine onlarla başladık oyuna. Üstüne birde Carole'un yerde yatmayıp ayağa kalkmasıyla başlayan hızlı hücum sonrası 2. golü kalemizde görünce tamamen sarpa sardı işler. 

Şöyle bir örnek vereyim; Maç boyunca kazandığımız 2 sahipsiz topun 1 tanesini Ackah, 1 tanesini de Ali Karimi kazandı. Her ikisi de oyuna sonradan girdi. Dorukhan ve Benes'li orta sahanın böyle bir aksiyonu olmadı oyuncular çıkana kadar. 

Maçın ikinci yarısının belirli dönemlerinde baskıyı ön alana çekince oyunu nispeten dengeledik ve pozisyonda bulduk ama o kadar kötüydük ki onlar gol olsa bile işin rengi fazla değişmeyecekti muhtemelen.

Net şekilde bu sonucun faturası hocaya kesilir. En azından benim açımdan öyle. Bu denli korkak oyunun başka bir sonuç getirmesi beklenemezdi muhtemelen. Acilen hocanın rakip analizini yaptıktan sonra "kendi oyunumuza" odaklanması ve rakibin adı ne olursa olsun, kendi oyununu sahaya yansıtması gerek. Bu denli mahkum oynalılan maçlarda alınacak böyle skorlara şükrederiz sonra. 

İhtiyaç listesi de bu maçla birlikte bir kez daha gündeme gelmeli ve hatta güncellenmeli. Her ne kadar "bu kadar sert bir kadro yenilenmesi zararlı olur düşüncesinde olsam da" mevcut kadroya şart ve şart olan 6 ve 9 numara transferlerinin acilen bitirilmesi gerekiyor. Hatta yanlarına bir de kaleci eklense kimse şikayet etmez. 

Ez cümle: Sevgili Bilal Bayazıt. Vitesse'nin 3. kalecisiyken sana güvenip Kayserispor'a transfer edildin. Biraz şansın ve elbette biraz yeteneğin sayesinde bugünkü olduğun duruma geldin ve birinci kalecisin. Geldin geleli doğruların kadar hataların oldu ve her seferinde ya görmezden gelindi ya da üstüne fazla gelinmedi. Bugün "sana ne söylendiyse YAPAMADIĞIN" bir maçta, yenilen gollerin de etkisiyle tepki gösteren taraftara dönüp hareket çekemez hatta söylenen doğru ise küfür edemezsin. Ne haddin yeter, ne de hakkın var buna. Senin gibi niceleri geldi geçti, inan bana gidip hiç akla gelmeyen niceleri de var. Sevildiğin, sayıldığın zamanların hatrına özür dile ve önüne bak. Biz unutmayı severiz, bu hadsizliğini de unuturuz problem değil. 

18 Ağustos 2025 Pazartesi

Hazır mısınız? Başlıyoruz.

    Ve geldi çattı 2025-2026 sezonu. Özlemekten bir hal olduğumuz, son yıllarda tadını çıkarmaktan çok stresini yaşadığımız Süper Ligin 2. haftasında ama oynadığımız ilk maçımızda Başakşehir deplasmanındaydık. 


    Bu ligde kazanılan her puanın altın değerinde olduğunu geçen sene öğrendiğimizi düşünüyorum. Kadrosu çok önceden tamamlanmış, Avrupa'da maçlar oynamış, hatta oynadığı dört Avrupa maçının hiç birini kaybetmeyerek Play-Off turuna gelmiş, iyi bir hocası olan iyi bir takıma karşı, yeni kurulmuş, birbiri ile yeterince oynamamış, yeni bir hocanın taktik ve tekniğine alışmaya çalışan bir takımın ortaya koyduğu oyundan da, aldığı skordan da nispeten memnundur herkes. 

    Maçın hiç bir yerinde ezildiğimiz söylenemez. Genel itibariyle başa baş oynadığımız, zaman zaman ciddi üstünlük kurduğumuz, az pozisyon verdiğimiz, ki o pozisyonların neredeyse tamamı bireysel hata kaynaklıydı, pozisyon da bulduğumuz bir karşılaşmaydı Başakşehir maçı. 

    Markus Gisdol ile anlaşıldığı dönemde oyun kurgusu ve sahaya çıkardığı takım sisteminin Jakirovic hocayla benzerlikler taşıdığını, birbiri ile oynamaya alışık mevcut kadronun mümkün mertebe korunarak hocanın sistemine katkıda bulunulmasını salık vermiştim ancak kadro da çok ciddi bir sikülasyon oldu. ve hali hazırda 9 transfer yapıldı. Dahası en az 2 ismin daha kadroya katılacağı söylendi. 

    Jakirovic döneminden hafızalarımıza kazınan doğru alan kapatma, ani ve şiddetli ön alan baskıları, oyunu merkezden kanatlara indirme gibi oyun planlarının Gisdol hoca ile de devam ettiğini gördük. Opoku'yu en uçta kullanarak muhtemelen oyuncunun tekniğinden ve hızından yararlanmak istedi hoca ancak ilk yarıda Opoku etkili olamadı. Oynadığı yeri yadırgadı olarak düşünüyorum ben bunu. İkinci yarı da Cardoso ile Opoku yer değiştirince maçın rengi bir anda değişti. Üstüne Ramazan etkisiz Mane'nin yerine oyuna alınınca her iki kanadı da işlemeye başladık ve karşılığını da, Mendes'in ince pası, Opoko'nun "bencilce" davranmayarak yaptığı asist ve müthiş bir sezon geçirip kaldığı yerden devam eden Cardoso'nun bitirici vuruşuyla aldık.

    Geri kalan sürede de zaman zaman ciddi baskılar kurduk ancak santrafor eksikliği, ilk maçta yorulan yeni transferlerin oyundan düşmesi, yerlerine giren ve idman yapmadan ilk maçını oynamaya çalışan Benes gibi oyuncuların eksik kalması gibi nedenlerden dolayı pozisyon yaratmakta zorlandık. Son tahlilde lige zor bir deplasmanda puanla başlamak moralimizi yükseltti, keyfimizi yerine getirdi.

    Yazıyı sonlandırırken bir iki cümle de Ackah için kurmak istiyorum. Futbol o kadar komplike ve nankör bir oyun ki, sahadan çıktığı 72. dakikaya kadar oyunu çok güzel yönlendiren, kanatlara açan, topu ileri taşıyan ve hatta pozisyona giren, verilen görevi elinden geldiğince yapmaya çalışan Ackah, maç bittiğinde yaptığı iki hata ile anıldı ve bir sürü cümle kuruldu. Yapmayın beyler! Maçı 90 dakika sadece "galibiyet" parolasıyla izleyip kendi topçunuza hem de ligin ilk maçında bu kadar yüklenmek en basit haliyle insafsızlıktır. Ben gol yediren hatasına rağmen Ackah'dan razıyım.

13 Mart 2022 Pazar

Haramzade

Hadi hep birlikte şu maçın analizini yapalım.

Ya da maç analizini kenara bırakıp şu an olan ama aslında olması gereken tabloya bakalım.

Oynanan 29. hafta.

21 maçta Kayserispor öne geçmiş. 

26 Şubat 2022 Cumartesi

Kendine İhanet Eden Adam

   Ülke futbolunda kendi oyun planına, kendi taktik anlayışına, kendi saha kurgusuna bu kadar ihanet eden, bu kadar ters düşen ikinci bir teknik direktör bulamazsınız. Bu çok net.

   

    İlk yarıya, hocanın kendisiyle ilgili hep dile getirdiğim; "oyun planı yok, teknik ve taktik anlayışı zayıf, yapamıyor." sözlerimi bana bir güzel yedirircesine başladı hoca. Devre arası girdiğinde ben gidip elimi yüzümü yıkadım. Gördüğüm hayal değildi. İnanılmaz bir şeydi ve ilmek ilmek dokuduğumuz bir 45 dakika izlemiştik. Bir sonraki paragrafta yazılanları kuzenim değil, evet ben yazıyorum.

6 Aralık 2021 Pazartesi

Lung'un Söylemleri Üzerine

    Oscar Wilde der ki; "Sevmek kişinin kendi kendisini aşmasıdır." Lung kendi kendini baya aşmış durumda. 

    İşin şakası bir yana, dün oynanan ve 9 kişiyle inanılmaz bir mücadele örneği sergileyip sonuna kadar hak edilmiş galibiyetten sonra gözümüzün nuru, canımızın içi kalecimiz Lung demiş ki; "Şimdiye kadar çalıştığım en iyi hoca Hikmet Karaman diyebilirim."

28 Ağustos 2021 Cumartesi

Kazanan Haklıdır.

    Oyun içindeki bütün defolarına, eksiklerine rağmen kazanan daima haklıdır. Ama kazanırken de eleştirilebilirsiniz. Hatta kazanırken eleştirilmek çok daha kıymetlidir. Her şeye rağmen sezonun ilk 3 puanı, sezonun ilk gol yenmeyen maçı, sezonun ilk galibiyeti hepimize hayırlı olsun.