19 Şubat 2012 Pazar

Kime Kızmalı?


Öyle bir maç oynanıyor ki sahada. Çok rahat ve bu sezon çok sık bulmadığın şekilde goller buluyorsun, maçın büyük kısmında orta saha da bariz üstünlük kuruyorsun, hakeme rağmen Trabzonspor' u büyük oranda egale ediyorsun ama sonra bir skor koruma sevdası başına olmadık işler açıyor. Bunun adına ister acemilik, ister beceriksizlik, ister kalite eksikliği diyelim. Ne dersek diyelim ortada yanlış olan bir şeyler olduğunu görmek bu kadar zor değil. Çok iyi oynadığın maçta, karşında yorgun ve moralmen bozuk bir rakip varken geriye yaslanıp, bulduğun pozisyonları değerlendiremezsen kaybedersin arkadaş. Puan kaybedersin, prestij kaybedersin, güven kaybedersin. Senelerdir yaşamadığın korkuları yaşamaya başlarsın. Her maç tek bir sistemle kazanılmaz. Bunun ben biliyorum hocam ama sen bildiğin halde uygulamıyorsun. 

Troisi bu takıma tek başına şampiyonluk getirse bile sırıtıyor. Bugün 44 kez topla buluşup sadece 6 olumlu pas yaptı. Bu adama tahammül etmek için ne içiyorsun maç öncesinde merak ediyorum. Sefa daha top nasıl kontrol edilir, pas nasıl ve ne hızla atılır, top rakipteyken nerede durulur onu kavrayamamış ve hala 80 dakika oyunda tutuyorsun. Furkan her oynadığı maçta hiç bir şey yapmasa rakibe önde basıp rahatsız eder, kolay top çıkmasını engeller ama oynayacağı maçta yedek oturtursun. Eğer ki Troisi' nin yaptığını Furkan yapamaz diyorsan, eğer ki Biseswar ve hatta Nadir Sefa' dan daha kötü diyorsan ve cidden bunlar düşünüyorsan şapkanı ya da not defterini önüne koyup düşünmen lazım. Hasan Ali inanılmaz pozisyon hataları yapıyor yine birkaç haftadır. Ya arkadaş önünde Troisi varken zaten eksiksin, sen geri dönene kadar defans bir kişi eksik kalıyor ama sen hala orta çizgide defans yapmaya çalışıyorsun. Kujoviç geldiğinden beri en iyi maçını oynuyor ama yorulmadan oyundan çıkartılıyor, yerine zaten eksik olan takıma ikinci negatif kişilik giriyor. Oyuna giren arkadaş rakibini egale ediyor ama ne hikmetse bir adım atsa ceza sahasına girecekken kendini bırakıyor bir de sağa sola el kol hareketi yapıyor. Navarro mucizeler yaratıyor ama yaptığı hatalar ne hikmetse bize hep puan kaybı olarak dönüyor. Zurab cezasını bitirdikten 4 maç sonra yine cezalı duruma düşüyor. Gereksiz kart görmek konusunda sınır tanımıyor. O kadar çok söylenecek söz var ki takım ile ilgili. 

İyi şeyler de var tabii. Riveros gibi, Eren gibi, Kamil gibi. Kamil'i transfer ettiğimizde büyük bir transfer yaptığımızı söylemiştim., hala aynı fikirdeyim. Kendini geliştirdikçe daha iyi olacak. Abdullah vasatın üzerinde oynamaya devam ediyor. Amrabat egoistliğini bıraktığı anlarda ne kadar faydalı olduğunu gösteriyor ama egoistliği yine üst seviyede.

Ve tabii hakemler. İnanılmaz maçlar, inanılmaz hatalar izliyoruz 3 haftadır. Hakemler Kayserispor' a karşı özel ihtimam gösteriyorlar verdikleri kararlarda. Her maçta aleyhte onlarca anlamsız düdük çalınıyor. Hızlı oynamaya çalıştığımı her dakika ve her pzoisyonda atağımız kesiliyor, rakip hiç alakasız pozisyonda yere yattığında mutlaka düdük çalınıyor. Burak' ın frikiği için tamam diyecek yok ama onun hariciden oyunu soğutan her düdüğü aleyhimize çaldı, bizi yavaşlatırken rakibi oyuna dahil etti. İlk yarıda Celutska' nın elle oynadığı pozisyonu görmeyen hakem heyeti, ikinci yarıda "UMUT VAAD EDEN ATAĞIN BAŞLANGICINDA" Riveros' un olmayan eline düdük çalıp oyunu durdurdu. Yazıktır, günahtır. Hakem hata yapar anlarım ama hakem kasıtlı olarak hata yaparsa bunun adı başka bir şey olur. Eğer zerre Allah korkusu ve kul hakkından haberleri varsa bunların eninde sonunda çıkacağını bilsinler.