28 Ağustos 2011 Pazar

Kayserispor Taraftarının Serzenişidir!

Kayserispor taraftarlarının Mevcut Şike Soruşturmasında ki tavrı nedeniyle Kayserispor Kulübüne serzenişidir.


27 Ağustos 2011 Cumartesi

Porto ve Kayserispor

Türk futbolu ve Kayserispor dün geceki süper kupa finalinde bir kez daha Porto gerçeği ile tanışıp yüzleşti. Yıldız oyuncularını satmışlardı ama Barcelona'ya karşı ezilmeden mücadele edecek kadrosu her zaman ki gibi mevcuttu. Barca' dan daha fazla korner kullanan, penaltısı verilmeyen, Barca ileri ucundaki kurnaz ayakları ofsayta düşüren çok başarılı bir maçı geride bıraktılar.

Daha geçen yıl Avrupa liginde mücadele ederken futbol otoriteleri tarafından şuan Şampiyonlar Liginde olsa yarı finali görür denilen bir takım Porto. İşte bu yüzden Porto, yapısı ve idaresi ile tezlere konu olacak cinsten. Porto'yu birçok yönden Kayserispor ile karşılaştırdım.

Yalnız yaptıkları doğru sayısı Kayserisporla kıyaslanamayacak kadar çok. Onlarda Kayserispor gibi her yıl oyuncu sirkülasyonu içerisindeler.Ancak nasıl bir sistemleri varsa takım iskeletini bozsalar bile her yıl hem kendi liglerinde hemde Avrupa sahnesinde kupalara ambargo koyuyorlar.Buda piyasa yaptırdığı oyuncusunu satma kararı almadan önce onun yerini dolduracak başka alternatiflerinin olduğunun apaçık göstergesidir.
 
Mesela Pepe; Evet Pepe dev kulüplerin dikkatini çekerek 29 milyon euro bonservis bedeli ile Real Madrid'e satıldı. Bugün ki kadroya bakarsak oyun tarzı hatta tipi bile Pepe ile aynı olan başka bir oyuncuyu göreceksiniz.Evet Rolando! Eminim ki ileriki yıllarda Porto'da onun yerini alacak oyuncu şimdiden bellidir.Porto,birkaç yıl sonra oyuncunun piyasa değerini tavan yaptırıp satacak ve yüklü bonservi ücreti alarak kulübe büyük gelir sağlanacaktir.En önemli oyuncularını satmasına rağmen değişen hiçbir şey olmayıp Porto kupalar kazanmaya devam edecektir.Pepe-Rolando örneğini çoğaltmak mümkün. Kimler mi?

Lucho-->Guarin, Bosingwa-->Sapunaru, Meireles-->Moutinho, Anderson-->Fernando Reges, Quaresma-->Hulk, Falcao-->Kleber daha sayayım mı ?

Porto başarısını görmeniz için bundan öncedeki sıralamayı belirtmezsem çatlarım;

Maniche-->Lucho, Carvalho-->Bruno Alves, P.Ferreira-->Bosingwa, Deco-->Meireles, Lisandro-->Falcao

Daha Luis Fabiano,Mario Jardel,Vitor Baia kadar gerilere gitmek istemedim.Çünkü Porto'nun bu akıl almaz işleri beni yordu

Bu tablo gösteriyor ki Porto oyuncu tarama konusunda örneği olmayan bir kulüp.Eskiden Brezilya futbol fabrikası olarak tanınırdı.Şuan hangi takıma bakarsanız mutlaka Porto çıkışlı bir oyuncu göreceksiniz.Sanırım Brezilya,ülkemizde sıkça gördüğümüz fason uygulamayı Porto üzerinden yapıyor.Tabi bu söylediklerim olayın şamatası..

Tamam Porto,scout konusunda çok başarılı anladık da teknik direktör konusunda nasıl bu denli inanılmaz olabiliyorlar? Futbol oynamamış adamları,dünya futbolunda fenomen olacak isimleri nasıl yetiştiriyorlar ? Nereden buluyorlar? Nasıl bir süreçten ve süzgeçten geçiriyorlar? İnanılır gibi değil.

Korkmayın teknik adam serisine fazla geriye gitmeden başlayacağım. Mou ile başlayan bu süreç Villas Boas ile devam etti ve şimdi Vitor Pereira.Hepsi birbirinin yardımcısı ile göreve başlayıp sırası gelenin en üst koltuğa oturduğu bir hiyerarşi.

Çizmeye çalıştığım bu resim gösteriyor ki futbol ekip işi bir oyunmuş.Demek ki tek bir kişinin yaptığı yada yapacağı kadar kolay değil bu spor. Türk takımlarının yerinde olsam şuan Pereira'nın yardımcılığını yapan isimleri kıskaca alır takımlarımı o isimlere emanet etmeyi düşünürdüm.

Kayserisporla kıyasladığım bir diğer konu da oyuncularına talip olan kulüplerin gönül rahatlığı içinde olmasıdır.Şöyle ki;

Porto'dan gözü kapalı oyuncu transfer edebilirsiniz.Bilirsiniz ki onlarda çok kaliteli isimler vardır ve maksimum verimi alırsınız.Bu çok büyük bir referanstır.Birkaç yıldır Kayserisporda Mehmet Topuz,Gökhan Ünal ve Serdar Kesimal ile bu çizgiyi yakalamışa benziyor.Kısa zaman sonra bu listeye Eren Güngör,Hasan Ali Kaldırım,Engin Bekdemir,Okay Yokuşlu,Nadir Çiftçi,Sefa Yılmaz isimlerini görürsek şaşırmamak gerekir

Porto futbolunun hep görünen yüzünden yani kremasından bahsettim.Başarının asıl kahramanları olan yönetimi araştırayım dedim.Ancak başkanlarının isminin Pinto Da Costa olduğundan başka bilgiye ulaşamadım.E haliyle normaldir orası Türkiye değildi öyle ya.

Önümüzde harika bir model var ve Kayserispor olarak son yıllarda biz bunu benimsemişe benziyoruz.Bu yolun sonunun aydınlık olduğuna inanıyor,Engin transferi ile başlayan ilişkilerin kesilmeden karşılıklı devam etmesini temenni ediyorum...
 
Murat Yılıdırm ( metrajzede )

Viva Barça...

Bir hoca düşünün ki oyuncularına bakarken onlara duyduğu sevgi, saygı, güven, hoşgörü yüzünden belli olsun.  Ya da bir futbolcu düşünün ki attığı golden sonra arkadaşına sarıldığında onun kemiklerini kırarcasına sıksın. Dün akşam bir Süper Kupa maçı izledik.Porto ile Barcelona oynadı. Klasik olacak ama Barcelona o Süper Kupayı da aldı. Şu anda sanırım kırılmadık rekor bırakmadılar. Aslına bakarsanız konu Barcelona  ve onların bu inanılmaz başarılarının altında yatanlar.

Maçı izlerken oyuncular arasında ki müthiş etkileşimi, doğru pas atıldığında yüzlerinde beliren mutluluğu, gol attıklarında bir birine koşuşlarını ve istisnasız herkesin gol atan kadar mutlu olmasını seyrettim. Dün maç boyunca ve maçtan sonra Pep Guardiola' nın hal hareket ve tavırlarını izledim. Rolando ve Guerrin' in sert hareketlerinden sonra oyuncularına bakışını, kazanılan kupa havaya kaldırılırken oyuncularını alkışlamasını ve yine onlara GURUR DUYARAK bakışlarını gördüm. Ve Barcelona' nın bu başarısının asla ve asla tesadüf olmadığına kanaat ettim.

Evet Barcelona bu dünyadan değil. Olamaz da. Çünkü onlar bu dünyanın çok çok üstünde bir dostluğa kardeşliğe ulaşmış durumda. Şu videoyu bir izleyin. 30-33. Saniyelere dikkatli bakın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. İşte bu yüzden Viva Barça...



Bursaspor Uefa' ya Gidiyor

Son dakika bilgisi geçildi DHA tarafından şimdi. Bursaspor Anderlect maçında görevli olan Uefa Gözlemcisinin tavsiyesi üzerine Trabzonspor ve Beşiktaş' ın Avrupa Kupalarına katılmasını gerekçe göstererek UEFA' ya itiraz dilekçesi yazıyormuş. 

Şimdi bu hak Bursaspor' a doğmuşsa, Kayserispor' a da doğmuştur muhtemelen. Peki bu hakkı kullanacak kim var? Bizim yöneticilerimiz bu hakkı kullanacak kadar yürekli mi? Bekleyip göreceğiz. 

Taraftar Ne İster?



Belli ki bazıları yanlış biliyor. Taraftarı, taraftarlığı yanlış tanımlıyorlar. Peki kısaca özetleyelim mi Taraftar ne ister? 

Sanıyorlar ki taraftar sadece başarı ister. Nerde, nasıl olursa olsun kazanmak, bir şekilde galip gelmek, şampiyon olmak, kupa kazanmak ister. Sanıyorlar ki taraftar verdiği paranın karşılığını almak ister. Hep kollansın, bedava bilet verilsin, deplasmana gitmek istendiğinde otobüs tutulsun, deplase ihtiyaçları karşılansın ister. Bunları isteyenler taraftar mıdır? Onların gözünde taraftar bunlardır.

Ama Taraftar sadece SAHİPLENİLMEK ister. Takımının hakkı yenilmesin, yeri geldiğinde masaya yumruk vurulsun, yeri geldiğinde ses yükselsin, hak aransın ister. Taraftar koskoca bir kulüp 3-5 kuruşa esir edilmesin, paranın kölesi olunmasın, taraftarı olduğu kulübün yenilen bir hakkı varsa savunulsun ister. Maddi kaygılar uğruna suçlu oldukları biline biline sırf 3-5 kuruş fazla kazanılsın diye birilerinin avukatlığı yapılmasın ister. Hakeden hakettiği cezayı çeksin, bir suç işlendiyse o suçun cezası bulunsun, suçtan yana değil haktan yana olunsun ister.

Taraftar kulübünde ki yöneticileri sadece kendi kulübünden TARAF OLSUN, kendi kulübünün hakkını arasın ister. Rakiplerinin durumlarından ziyade kendi kulübünün derdine yansın ister.

Taraftar hakedilmiş başarı ister. Haksız kazanılmış başarılardan midesi bulanır. Taraftar omuz omuza takımını destekler, her ortamda hakkını savunur, her ortamda sevdalı olduğu armanın hakları savunulsun ister. Taraftar her zaman kulüp kazansın ama kazandıkları da hakkaniyetli olsun ister. Masa başında kaybedilmiş haklarının gerekirse masa başında geri kazanılsın ama o hak yedirilmesin ister.

Ve son olarak Taraftar Haketmeyenlerin Haketmedikleri yerde olmamasını ister. 

18 Ağustos 2011 Perşembe

G.Antepspor Maç Değerlendirmesi


Sezonun açılış maçıyla beraber Kayserisporumuzu ilk kez canlı takip etme fırsatım oldu. Gaziantep maçı enteresan bir tarihe denk gelmişti. Maç sabahı gelen kahredici terör haberleri, ülke tarihinin en büyük felaketi olan Marmara depreminin yıl dönümü ve TFF'nin şikeye bakış açısı. Bu üzücü olaylar tribündeki biz taraftarları, takımımızı ve futbolu çok özlememize rağmen beklediğimiz coşkunun uzağında bıraktı.

Bu olumsuzluklara rağmen Kayseri'de, gerek şehir merkezinde ve gerekse stadyumda hiç bu kadar KS formalı taraftar görmemiştim. Bu durum Kayseri Tribünlerindeki değişimin apaçık göstergesidir

Maça kalede Gökhan, geri dörtlüde Ömer Kulga - Berkay - İlhan - Hasan Ali, orta göbekte Okay - Abdullah, ofansif orta saha da Amrabat - Troisi - Sefa ve ileri uçta Ömer Şişmanoğlu 11'i ile başladık.

Kadroda, geçen yıl direkt oynayan sadece 2 buçuk oyuncu vardı.Hasan Ali,Amrabat ve Abdullah. Belki bu oyunculara Değirmenci'yi de ekleyip bu sayıyı 3 diye kabul edebiliriz. Hal böyle olunca sahada organizasyondan uzak bir takım vardı. 

Sürekli geri pasları ile kalecimizi de oyuna dahil etmek gibi, sahayı parsellemedeki eksiklerimiz gibi, hızlı atağa çıkamamız gibi, bireysel hataların çok olduğu gibi oyun anlayışımızda değişmeyen alışkanlıklarda yok değildi.

Ancak bunları değerlendirirken asıl takımdan sadece 2 buçuk kişinin sahada olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Bu yüzden G.Antep maçı için takım adına değerlendirme yapmanın yanlış olacağını düşünüyorum. Oyuncuları tek tek değerlendirmek an itibarıyla daha mantıklı gibi;


Gökhan***,Navarro'ya boşuna zahmet edip Arjantin' den geldin der gibiydi. 3 net pozisyonu kurtardı, çok başarılıydı.

Ömer Kulga*; geçen senenin Hamza rolünü üstlenmişe benziyor.Heralde oda stopere geçince sırıtmayan bir oyuncu olacaktır

Berkay**; yanındaki partneri İlhan olmasına rağmen birkaç küçük hata haricinde fena değildi.

İlhan*; söyleyecek söz bulamıyorum. Tek artı tarafı topu geriden diğer stoperlerimize nazaran daha iyi sokması. Rakibe faul yapmadan aldığı bir tek top yok. Bunun gibi futbolu bilmeyen stoperleri Cenk gibi kurnaz forvetler peşine takar taa orta sahalara kadar gezdirir.Tolunay Kafkas " Teknik Direktör " olsaydı ilhan'ın boşalttığı alana sürpriz oyuncu sokarak pozisyon bulurdu. Kısacası bu İlhan bize yar olmaz. Onu da Ali Bilgin vakasına benzetiyoru.

Hasan Ali**; her geçen gün üzerine koyarak ilerliyor. Önü çok açık..

Okay'ı*; ilk kez çıplak gözle izledim. Bu maça kadar çok övgü aldı ama dün sahada berbat ötesiydi.

Abdullah*; takımın başında kaptan çıktı ama futbolu yine aynı. Birisi ona yürüyerek oyun oynanmayacağını söylemeli.

Troisi*; Ks'da 3 ncü sezonuna başlıyor ve şimdiye kadar gördüğüm en verimli oyununu oynadı. Çok az pas hatası vardı, derinlemesine etkili topları vardı, rakibi kovaladı topu kazanamayacağı anda faul yapması bile onun adına çok büyük artıydı.

Amrabat**; fizik gücünü ya biraz abartıyor yada hakemler onun bu üstünlüğünü es geçip her iki mücadelesinde aleyhine faul kararı veriyor. Sürati, topla driblingi, savunmaya yardımı gibi özellikleri çok işimize yarayacak.
Sefa*; fizik olarak güçlü gözükmesine rağmen hiçbir ikili mücadelelerde ayakta kalamadı. Ondan adam eksiltmesini, sıfıra inmesini, asist yapmasını bekliyorum. İnşallah bu beklentilerimi boşa çıkartmaz. Dün için tek artısı duran topları iyi kesti.

Şişmanoğlu*; umarım,Neymar tipi saç modeli ile performansının artacağını düşünmüyordur.En belirgin özelliği çok iyi koşular gösteriyor ama Ziani gibi bu boş koşuları ödüllendirecek birinin sahada olmaması, onun etkisiz kalmasına ve gözükmemesine sebep oldu.

Riveros*; kısa boyu ile o bölgede nasıl bir performans sergileyecek çok merak ediyorum. Oyunda kaldığı sürece derinlemesine atılan bir topu kayarak kesmesinden başka hiçbir numarasını görmedim. Sorumluluktan kaçan, aldığını geriye oynayan bir adam. Tabi ki kısa zamanda fikir sahibi olamam ancak bende ilk izlenimi çok kötü..

Santana'nın*; sakatlanmadan bitirdiği her maç şükrediyorum.Onun sahada olduğu ve olmadığı Ks gerçekten çok farklı

Eren Güngör**; sağlığım el verdiği müddetçe bu formada milli formada benim der gibiydi.Hava toplarında geçit vermez olduğunu şu kısacık zamanda gösterdi.Çok özlemişiz be Eren..

Okan Alkan*; oyuna girince otomatikman takımın teknik kapasitesi artıyor.Bütün üst düzey takımlarının beklerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.Solda Hasan Ali,sağda Okan olunca daha rahat pas yapan bir takım olacaz.Tek eksiği,ki ondan yapmasını istediğimiz ilk görevi savunma.Yer tutuşlarını,ters kademelere girmeyi,ilk hamleleri öğrendiği anda piyayasını en az 5'e katlayacaktır

Cangele*; kesinlikle hazır değil ama sahadaki duruşu bile bize güven verip rakibi ürkütmeye yetiyor

Gökhan Ünal**; niçin gol kralı olduğunu bu maçta gösterdi.Attığı gol usta işi ve zor bir goldü.Yanlız oyunu biraz daha ciddiye alsa çok gollü kazanacağımız bir maç olurdu

Popov'un oyununu çok etkili bulmama rağmen dün gece sahanın en iyileri Danny ve Binya'ydı. Keşke Danny gibi stoperimiz, Binya gibi ön liberomuz olsa. Umarım Zurab ve Riveros bu iki oyuncudan çok daha iyi çıkar..

Bizim adımıza maçın adamı hem tutan hem atan Gökhan'lar. Kısır geçen maçlarda kalecin tutuyor, forvetin atıyorsa şampiyonluğa oynuyorsun demektir...


Metrajzede ( Murat Yıldırım )

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Nostalji Kayserispor Formaları

Bir bakıyoruz futbol kulüplerinin bir çoğu standartların dışına çıkarak formalar tasarlıyor ve bunları pazarlama konusunda büyük adımlar atıyor. Türkiye' nin KALBURÜSTÜ takımlarından birisi olduğuna inandığımız Kayserispor ise ne yazık ki bu konuda oldukça geride. Hala Adidas firması tarafından hazırlanan ZORLAMA formaları giyiyor. Taraftar olarak biz bu konularda defakez sitemde bulunduk, taleplerimiz oldu. Pek dikkate alındığı söylenemez ama biz inadımızdan vazgeçmiyoruz.

Şimdi biraz maziye gidip Ayhan Baynal arşivinden ( Teşekkürler Ayhan Baynal ) eski Kayserispor formalarına bir bakalım. Hangileri hoşumuza gidecek, hangilerini tercih edeceğiz, hangilerini görmek isteyeceğiz?

1972-1973 sezonu Kayserispor. Kayserispor tarihinde, bugün kullandığımız çubuklu formalar da dahil olmak üzere en beğendiğim çubuklu forma bu. Nedendir bilmiyorum ama; yakalı, 3 çubuklu, siyah şortlu ve kırmızı çoraplı bu takım benim 45 yıllık Kayserispor tarihinde ki favorim. Bu formanın canlandırılması konusunda cidden çalışılması gerek. Siz ne dersiniz?


1990-1991 sezonu beyaz şortlu çubuklu forma. Burada en çok dikkat çeken kaleci forması. Mavi yakalı eflatun renkli kaleci forması oldukça sıra dışı. Beyaz şort ve beyaz çoraplarla daha açık renkli olan çubuklu forma ise tarihimizde kullandığımız en güzel örneklerden birisi.


1970-1971 sezonu. Olsa ne güzel olurdu bu forma. Ne nostalji yapar, futbolun icat edildiği dönemlere nasıl dönerdik değil mi? Kırmızı zemin üzerine sarı puntolu forma numaraları ve sarı kırmızı çizgili çoraplar. Günümüz teknolojisi ile hazırlanacak bu tarz formaların oldukça ilgi göreceği düşüncesindeyim. Ya siz?


Son olarak 1983-1984 sezonu beyaz formaları. Yine yakalı ve yine İtalyan tipi. Bugün kullandığımız beyaz formaya benziyor. Tek fark şu anki formalarımız yakasız ve kolunda kırmızı şeritler yok ama omuzdan aşağı doğru inen sarı-kırmızı şertler var günümüz formasında. Şahsen şu formaların kullanılabileceği ve yeniden dizayn edilerek taraftarın beğenisine sunulabileceği düşüncesindeyim.

Formalarda ki ortak noktayı görenleriniz var mı peki? Evet. 1972-1973 sezonunda kullandığımız formadan tutunda 1990-1991 sezonunda kullandığımız formaya kadar hepsinde STANDART bir kulüp arması var. En güzel yanı da bu sanırım. İşte o armamız.


Tek arma ile maçlara çıktığımız günlere kavuşmamız dileğiyle. Sağlıcakla kalın.

Muratt..


11 Ağustos 2011 Perşembe

Hatırlatma.


Bir hatırlatmamız var bugün. Yarın Cuma Namazından sonra Kapalı Kale Kayseri Tribünlerinde bir ilki gerçekleştirmek amacıyla Med Cezir İnternet Cafe önünde toplanıp oradan Barış Manço parkına geçiyor. Düzeltme: Kayserispor' un STSL Açılış Maçında  tribünlerde kullanılmak üzere 75 metrelik bir pankart planlıyor ve tasarlıyorlar. Bu pankartı yapmak içinde yukarı da belirttiğim gün, yer ve saatte hazır olacaklar. KK' li olun ya da olmayın bu güzel organizasyona katılmak için orada olun bence.

Biz hatırlatalım gerisi size kalmış. Kayserispor tribünlerini bu güzelliklerle görmek isteyen herkesi Maddi ve Manevi katkıda bulunmak üzere şahsım adına Barış Manço parkına davet ediyorum.

Oguus Çetin: Fatih' in Fedaisi.

Tam da Milli Maç ertesinde bu yazının cuk oturacağını düşündüm ve o yüzden 2 gündür bekliyorum. Hücum Hattındakilerden olan Muzaffer Şahin' in Milli Takım değerlendirmesi ve Oguss Çetin yazısı sizlerle. Keyifli Okumalar...


            Günümüzde bir çok kişi, ki buna bende dahil olmak üzere Türk Milli takımına seçilen futbolcuların gerçekten “önceleri şerefli olan” bu formayı hak edip etmediğini düşünmekte ve hayıflanmaktadır. İlk önce  acaba biz mi ön yargılı davranıp hemen bazılarını dar ağacında sallandırıyoruz diye düşünüyorum ama sonrasında takımın başında ki isimlerden Fatih’in fedaisi Oguus Çetin i hatırlayınca bu fikrimden tamamen vazgeçiyorum.  Fatih Terim kimine göre “İmparator” kimilerine göre “kurtarıcı” kimilerine göre “karizmatik” bir teknik adam. Bence Fatih Terim Türk Milli takımını 6 sene yerinde saydıran,Türk Milli takımını devlet dairesi gibi torpillilerle dolduran, kendi bildiğinin dışına çıkmayı kesinlikle reddeden, yenilikçi değil gelenekçi ve bana göre artiz  bir teknik adamdır.  Dünyanın hiç bir yerinde  medyaya “ders almam, veririm” diyen bir teknik adam yoktur sanırım.

         Kendi döneminde Milli takımlara çağrılan oyuncuların bir çoğu kendi takımlarında yedek hatta ilk 18 e bile giremeyen adamlardı. Sokakta futboldan anlayan 10 kişiyi çevirsen 9 u daha belli olmayan bir sonra ki maçın kadrosunu kesinlikle sayardı. Halende öyle aslında. Fatih’in halefi bu görevi başarıyla yerine getiriyor. Şans eseri katıldığımız Avrupa Şampiyonası ve orada da devam eden ısrarı yüzünden kaybettiğimiz ilk Portekiz maçı. Forvetsiz gittiğimizi hiç saymıyorum bile.  Yine egoları yüzünden TV lerden izlemek zorunda kaldığımız bir Dünya kupası macerası var ki aklıma geldikçe kulaklarını çınlatmayı ihmal etmem. Kadir Has stadında ki Estonya maçı sonrası kendi takımının beceriksizliğini zemine yükleyen bir teknik adamdan bahsediyorum. Nasıl bir teknik adam kendi ülkesine bu kadar kötülük yapabilir ki? Nasıl olur da göz göre göre işe yaramayan adamları takıma çağırıp “ben yaptım oldu” denilebilir ki?. Vaybee… Takımın başından  gidem adam için bir sayfa yazı yazdık.
      Gelelim Fatih’in fedaisi Oguss Çetin’e… Kendi isteğiyle bıraktığı Milli takım koltuğuna zorla oturtulan “aman sen sadece ortada dolan biz sana takım kurarız” denilen Guus Hiddink ile bi nebze olsun heyecanlanmıştık ki ilk kadro açıklanana kadar. Sadece bir kaç farklı ismin listeye eklendiğini gördüğümde “hadi canım” demiştim ama sonrasında görüldü ki Bu takımı Guus değil Oguus kuruyor. Peki Oguus kim?
     Fatih’in fedaisi. Seçilen oyuncularda hiç bir farklılık yok. Şakşakçı medya araya serpilen gurbetçileri cımbızla çekip alarak bunu bir devrim olarak nitelendirmişti. Ama çatlak seslerin yükselmesi çok fazla sürmeyecek ve malesef bu devrime de benzin koymayı unuttukları ortaya çıkacaktı. Böylesine bir takımda nasıl oluyor da hakedenler değilde hiç bir şekilde işe yaramayan oyuncular yer alıyor. İşe yaramayan diyorum çünkü işe yarasa şu anda gruptan çıkma hesabı değil nasıl birinci oluruz hesabı yapıyorduk.
     En önemli Belçika maçında Hasan Ali Kaldırım gibi 34 maçın 33 de 90 dk. sahada yer almış 1 maç cezasından dolayı oynayamamış, genç ve dinamik bir sol bek varken daha kendi taraftarının bile “lan bu adam hangi takımda oynuyor” diye sitemde bulunduğu aylardır sakat ve ayağına top değmemiş bir Çağlar Birinci’yi hangi akla hizmet Milli Takıma davet ettiler biri bana açıklasın. Nitekim  yediğimiz gol de Çağların hatasıdır.  Parayı alıp yan gel yat yapan Guus Hiddink acaba bu kadrolar açıklanmadan önce hiç mi araştırmıyor bu adamlar kim diye? 
    Son açıklanan kadroda Ligi ikinci bitiren Trabzonspor’un 1 oyuncusu kadroda yer alırken, düşmemesi son maçlarda kesinleşen Galatasaray’dan 8 oyuncunun milli takımlara alınmasının mantıklı bir açıklamasını kim yapacak bana? Tam Fatih Terim’in kadrosu dedirten bir kadro daha… Hazırlık maçları ne içindir? Takıma yeni gelenlerin bir arada oynaması içindir. Peki biz ne yapıyoruz? Kendi takımında bile oynayamayan adamları milli takımda antreman olsun diye oynatıyoruz.  Son kadroda göze batan oyuncuları kendimce değerlendirmeye çalıştım. 
FEHMİ MERT GÜNOK: Fb de kaç dk. görev aldığı belli bile olayan bu genç arkadaşımızda Fatih terim zamanında yapılan ve halefi Oguus tarafından devam ettirilen araya serpiştirmelerden.
GÖKHAN ZAN :Taç atışında hakeme “ofsayt” diye el kaldıran, Gs de sezon un yarısını kenarda geçiren bir isim nasıl olur da milli takıma seçilir?
ÇAĞLAR BİRİNCİ: Oguus Çetin sayesinde Gs taraftarı bu adamın kendi takımalarında olduğunu öğrendiler.
İSMAİL KÖYBAŞI: Biri bu çocuğun Bjk de ne kadar faydalı olduğunu yazabilir mi?
EMRE BELÖZOĞLU: Hazırlık maçlarında bile “Yüzyılın Çirkefi” apoletini bırakmayan bir “insan!”
KAZIM KAZIM: Euro 2008 de ingiliz gazetelerine “benim sadece pasaportum TÜRK, ben Britanya kanı taşımaktayım ve öyle kalacağım” açıklaması yapan ve Gs de hiç bir varlık gösteremeyen Fatih Terim' in balonlarından birisi daha ( Hoş bugün kendisinden beklenmeyen bir performans gösterdi ama ara sıra yapıyor bunları )…
Bu saydıklarıma eklemeler yapılır muhtemel ama en göze batanlar bunlardı. Hele hele hak edipte çağrılmayanları bi saysak sanırım sayfalar dolusu oalcaktır. 
Lafı çok dönderip, çevirip aynı yere getirmenin gereği yok. Görünen o ki Türk futbolunun önünde ki en büyük engel yine biziz. Nasıl bir ülkeyiz ki gerçekten gittiği her takımda kariyer yapmış bir teknik adamı bile getirir getirmez yoldan çıkarıp Oguss un kucağına bıraktık hayret doğrusu. Ve yine görünen o ki Milli Takım tercihini Oguus Çetin’e bıraktığımız sürece bir mucize olmazsa Avrupa Şampiyonasını yine evimizden izleyeceğiz. 
Muzaffer Şahin 

9 Ağustos 2011 Salı

Nostalji Serisi 1: İlhan Sancaktar.



İnsanoğlu ömrü boyunca yaşadığı ilkleri unutamaz çünkü İlkler unutulmazdır.Sen unutsan bile tarih mutlaka sana hatırlatacaktır.

Taraftarı olduğumuz camialarda birer yaşayan varlıklardır. Dünü bugünü yarını.. İlk transferimiz,ilk maçımız,ilk golümüz,ilk galibiyetimiz,ilk kazandığımız kupa vs bunlar kesinlikle kulüplerin yaşayan birer olgu olduğunun delilleridir. Şöyle maziye dönüp Kayserispor tabanlı benim için unutulmaz güzel anlar nelerdir diye düşündüğümde
karşıma,stadyumda bulunduğum ilk maç olan Ankaragücü karşılaşması ve tanıklık ettiğim ilk golümüz, ilk avrupa sahnesine çıktığımız maç,İlk gol kralımızı çıkartmamız,Kadir Has stadyumuna ilk girişim ve bir oyuncumuzun ilk kez ay-yıldızlı formayı giymesi geliyor.

Evet İlhan Sancaktar'dan bahsediyorum. 93 yılında safımıza katılmış, Kayserisporumuza sembol olmuş bu ismi genç-yaşlı bütün taraftarlarımız bilmelidir.

Biraz sahadaki İlhandan bahsediyim.. İlhan stoper (dönemin liberosu) için çok beyefendi bir kişiliğe sahipti.Öyle ki 93-01 arası forma giydiği 8 sezonda sadece 1 kez kırmızı, 24 de sarı kart görmüş. Kavgada ben onu hep ayıran tarafta gördüm. Futbolu çirkinleştirecek hiçbir hareketin içinde olmayan bir isimdi İlhan Sancaktar. Uzun boyuna rağmen attığı gollerin hiçbirisinin kafa ile olmaması, sırtındaki 4 numaralı forması ve 30-40 metreden sert frikikleri ile çocuk yaşımda hafızama yer etti.

Euro 96 öncesi o dönemin Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim İlhan'ı Azerbaycan özel maçında aday kadroya davet etmiş ve maçın ikinci 45 dakikasının tamamında forma vermişti. İşte bu andan itibaren Kayserisporlu oyunculara milli takım kapısı açıldı. Bu sebeple İlhan Sancaktar,ilk milli oyuncumuzdur diye Kayserispor tarihine geçti.

İlhan Sancaktar, Mustafa Salkım (Elifoğlu), Recep Mamur, Toledo, Mehmet Topuz, Gökhan Ünal, Cangele Kayserisporun sembol isimlerindendir .Bu karakterlere gerekli özeni ve saygıyı göstermeyi ihmal etmeyelim. Maç öncesi oyuncuları tribüne çağırırken Toledo'da oradaymış gibi davranıp onun da adını haykırmak, rahmetli Elifoğlunu simgeleyen objelere tribünlerimizde yer vermek çok mu zor? İlk milli oyuncumuza jest olarak onun giydiği 4 numaralı formanın bundan sonra hiçbir futbolcuya verilmemesini Kayserispor yönetiminden rica ediyorum. 


Her zaman yüreğimizde yerin rezerve sevgili İlhan Kaptan..


metrajzede..

Forvetten Sol Bek' e. Semih Aydilek.






Alman Ümit Milli Takımında oynayan bir oyuncu transfer ettiğimizi söylediklerinde ilerisi için ümitle bakmıştım bu çocuğa. Çünkü kolay kolay her oyuncu oynayamazdı Alman Ümit Milli de. O kadar Almanın arasından sıyrılıp Ümit Milli takıma davet edilen Türk kökenli bir oyuncu. “Vay bee” dedim,demek ki bu oyuncuda iş var ki hem milli takıma seçilmiş hemde bizimkilerin dikkatini çekmiş. İlk kez Kadir Has Stadı’nda ısınırken gördüğüm Semih’i fizik olarak diğer oyunculardan daha üstün görmüştüm.


Hatta Ömer Şişmanoğlu ile aynı dönemde transfer olmalarına rağmen,Ömer’in fiziğini yetersiz görmüş “bu çocuğun biraz güçlenmesi lazım yoksa bizde oynayamaz, Semih banko oynar fiziğe baksana” gibilerinden klasik taraftar yorumuda yapmıştık. Ama sonrasında Ömer' in daha azimli futbol oynama isteğine karşılık sanki küser gibi hiç ortalarda olmayan bir Semih vardı. Forvetlerin sakat olduğu dönemlerde bile düşünülmeyen bir Semih. Belki takım içi olumsuzlukar oldu, belki kendinden kaynaklı bazı prblemler oldu bilemiyoruz ama bildiğim tek şey var, oda Alman Milli takımında oynayan bir adam nasıl olurda bizde hiç bir varlık gösteremez?
Sonrasında çok kızdığımız Tolunay Kafkas gitti yerine Şota geldi. Elindeki oyuncuları oynatamamasıyla ünlü Tolunay gidince aklıma Semih ve Troisi geldi. Her ikisininde yeni sezonda büyük patlama yapacağını düşünüyordum. Hele ki Şota gibi bir golcünün Semih’i anlayamaması abes olurdu diye düşünüyordum. Troisi istekliydi ve çok çalışıyordu bal yapmayan arı misali. Troisi’ye “hadi aslanım bari bu sefer bir şeyler yap” dercesine sürekli şans tanındı ama Semih aynı şansı bulamadı. Belki antrenman performansından dolayıydı belki de farklı problemleri vardı, Yedek kalmayı sevmiyordu. Hangisi oldu bilinmez ama en sonunda sol bek bazen de sol açık olarak denemeye başlayınca hayretler içerisinde kaldım. Acaba biz bu işi Almanya’dan daha iyimi biliyoruz ki bize gelene kadar forvet oynamaya çalışan bir adamı biz sol bek yada sol açık yapmaya çalışıyorduk? Aslında söylenecek fazla söz bulunabileceğini de sanmıyorum. Düşünsenize, belli bir yaşa kadar forvet oynuyorsunuz ama ne hikmetse çakma sol bek olup çıkıyorsunuz. 
En son gittiğim Gürcistan U-20 maçında Semih’i gördüğümde selamlaştık ama kendisinde hiç neşe yoktu.  Tabi bu selamlaşma kendisini tanıdığından yada bir yakınlığımız olduğundan değil. Diğer futbolcularla da aynı şekilde selamlaşırken hepsinin yüz ifadelerinde farklı bir heyecan belirtisi vardı. Maç esnasında kenarda bazı arkadaşlarla konuşurken Semih’i sordum. Bana “bu adamı nasıl Alman milli takımına almışlar hayret, Adam hem disiplinsiz hemde sorumsuz. ” diye söylendi. Şimdi birde faklı bir açıdan bakmak lazım olaya. Acaba Kendi bölgesinde oynayamayan bir oyuncu farklı bölgelerde oynamak istemediği için yada kulüpte rahat ve huzurlu olmadığı için bu tür davranışlar sergiliyor olabilir miydi? Orasıda tartışmaya açık bence. Nihayetinde bu da her ne kadar para için yapılan bir iş olsada yıllarca öğretmenlerimizin bizlere söylediği birşey vardı “Sevilerek yapılan çöpçülük,sevilmeden yapılan öğretmenlikten daha iyidir.” Semih’in ki de öyle birşey mi bilinmez. 
Sonrasında bu gün Semih takımdan ayrıldı haberini duyunca çokta sürpriz olmadı benim için. Tabi gönül isterdi ki Semih bir kaç maçta olsa bile gerçek yerinde oynasın ve bu adam bizim işimize yarar mı? yaramaz mı? görmüş olalım. Ne diyelim sağlık olsun. Umarım kendine forvet oynayabileceği bir kulüp bulur da bizde görmüş oluruz birşey kaçırıp kaçırmadığımızı.

Muzaffer..

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Karim Ziani Transferi


Karim Ziani transferinde çoğumuzun bilmediği bir gerçek varmış. Hollanda kampı esnasında Genel Menajer Süleyman Hurma bazı Kayserispor taraftarları ile yaptığı sohbette Karim Ziani' nin babasının transferden pay istediğini, Ziani' nin de babasını desteklediğini, ancak Kayserispor kulübünün bunu kabul etmemesi üzerine transferin gerçekleşmediğini anlatmış.

( Bu haberi Hollanda' da Kayserispor kampını izleyen ve Az Alkmaar karşılaşmasını blogumuz için değerlendiren ..::mmd::.. kardeşim verdi bana. )

Her ne kadar bu kulübün iddiası olsa da Karim Ziani' nin ayda 300 Bin Euro' ya Katar' a transfer olması bu iddiayı güçlendirir nitelikte. Ayrıca Ziani sezon bitmeden verdiği her demeçte Kayseri' de ve Kayserispor' da mutlu olduğunu ve Kayseri' de kalmak istediğini ifade ettiğini hatırlıyoruz.

Bizim için önemli bir isimdi Ziani ama ne yazık ki olmadı. Her şeyin hayırlısı.

Muratt..

Söz Verdiğimiz Gibi


Hücüm Hattını Facebook sayfasından takip edenlere Mehmet İncialan' ın iddiaları ile ilgili olarak Kayserispor başkanı Recep Mamur' un ve diğer yöneticilerinin aklandıklarına dair belgeleri sunacağımızı söylemiştik. Akşam saatlerinde belgeler elime ulaştı ve şimdi sizlerle paylaşıyorum.


Müşteki olarak görünen Mehmet İncialan. Kayserispor taraftarı(!) olarak bir şikayette bulunmuş, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığıda bunu değerlendirmiş ve soruşturma başlatmış. Şüpheli sıfatı ile soruşturmada yer alanlar ise Genel Menajer Süleyman Hurma, Şaban Miraboğlu, Yücel Şahin, Recep Mamur ve Şahin Akarsu. 


Evrakı inceleyen Kayseri Cumhuriyet Savcılığı Savcılarından 34291 sicil numaralı Cumhuriyet Savcısı söz konusu iddiayı incelemiş ve konu ile ilgili yeterli ve inandırıcı kesin delil bulunamadığı gerekçesiyle Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Vermiş.

Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesini de Temyiz makamı olarak göstermişler. Mehmet İncialan durur mu? Doğru Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesine karara karşı itirazda bulunmaya gitmiş. Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi ilgili başvuruyu 2010/10 Değişik İş No sayısıyla gündemine almış ve dosyayı incelemiş. Bakın alınan kararda ne deniyor.


Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi Şikayetçinin Şikayetinin Reddine karar vermiş ve fotoğrafta göründüğü üzere; " Şikayetçinin Yerinde Görülmeyen İtirazının Reddine. " ifadesini kullanmıştır. Bu kararı da Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Aracılığıyla ve Müsteşar Yardımcısı imzasıyla Müşteki Mehmet İncialan' a tebliğ edilmesi için yollanmış.


Bizim taraftar(!) Mehmet İncialan bir de Kayserispor Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Rıfat Yıldırım hakkında Avukatlık Görevini Kötüye Kullanma suçlamasıyla başka bir soruşturma için Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunmuş. Haliyle bu da değerlendirilmiş.


Bu iddianın değerlendirmesinde de 33427 sicil numaralı Kayseri Cumhuriyet Savcısı görev almış ve; " Avukat Rıfat Yıldırım' ın Avukatlık Kanununa aykırı bir eylemi olmadığı, başlatılan icra takibinde her iki tarafında avukatlığını yapmadığı, bu nedenle şikayete konu iddiaların varid olmadığı. " gerekçesiyle Avukar Rıfat Yıldırım hakkında SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI kararını vermiştir.


Kıssada hisse dostlar bir kaç gün önce Osman Altunterim imzalı ve Mehmet İncialan kaynaklı ( haberi yapan gazeteci tek kaynağı olmadığını iddia etse de ) " Kayserispor' da Büyük Vurgun " başlıklı haber aslı astarı yok. En azından ortada vurgun niteliği taşıyacak bişey yok. Zira göründüğü üzere Türk Hukuk Merciilerince hem Recep Mamur, hem Kayserispor yönetiminde ki adı geçen diğer isimler aklanmış durumda.

Tabii bir uyarıda burada Kayserispor yönetimine. Görüyorsunuz ki Kayserispor' un attığı temellerin öyle ya da böyle bir şekilde altı kazılmaya çalışılıyor. Sizlerden taraftar olarak isteğimiz bu tarz şeylere alet olacak işlerden kaçınmanız ve Kayserispor' u daha şeffaf yönetmenizdir. Siz dikkat ettiğiniz müddet Kayserispor camiası olarak bizlerin sırtı yere gelmez.

Muratt

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Unutkan Golcü.


Geçtiğimiz günlerde Gerd Muller' in tabir-i caizse aylak aylak dolaşırken polisler tarafından bulunduğu haberini duymuştuk. Sonra ki dönemde geçici hafıza kaybı yaşadığı ortaya çıkmıştı. Şimdi düşündüm de acaba daha başka sorunları olan nice büyük isimler var.

"Der Bomber" bugün hafıza sorunu yaşıyor. Son durumu nedir bilmemekle birlikte tez zamanda hafızasının yerine gelmesi dileğiyle.

Esti yazdım öylesine işte : )

Muratt..

Hakedenler Ve Etmeyenler.


Başlık göreceli oldu biraz ama ana tema Milli Forma. Bunu bilerek okuyun yazıyı lütfen. Konumuzun özünde son Milli Takım kadrosu ve bu kadronun seçilme sebepleri var. Tabii soruyu soruyoruz kendimizce. Gerçekten hakedenler mi o formaya kavuştu?

Tabii bana da içinizden biri sorabilir; " Sen Kim Oluyorsun da Kimin hakedip haketmediğini tartışabiliyorsun. " Haklıdır bunu söyleyen, zira çoğunuz benden iyi biliyorsunuzdur futbolu. Bunu da bilir, boynumu büker eleştirenin eleştirisini dinlerim. Ama şimdi size söyleyeceklerimi okuyunca muhtemelen bana hak vereceksiniz.

Milli kadro açıklandı bildiğiniz gibi. Kadro da yer alan futbolcuların büyük kısmı ( 15 kişi ) 2 takıma ait. Birisi Fenerbahçe ( 7 futbolcu ), diğeri Galatasaray ( 8 futbolcu ). Beşiktaş ve Trabzonspor birer futbolcu ile temsil ediliyor. Aday kadro şu isimlerden teşkil edilmiş.

Sabri Sarıoğlu, Gökhan Zan, Servet Çetin, Hakan Kadir Balta, Çağlar Birinci, Selçuk İnan, Arda Turan, Kazım Kazım (Galatasaray)

Volkan Demirel, Fehmi Mert Günok, Gökhan Gönül, Serdar Kesimal, Emre Belözoğlu, Selçuk Şahin, Semih Şentürk (Fenerbahçe) 

İsmail Köybaşı (Beşiktaş),Burak Yılmaz (Trabzonspor), Cenk Tosun (Gaziantepspor), 

Sinan Bolat (Standard Liege), Mehmet Ekici (Werder Bremen), Tunay Torun (Hertha Berlin), Mehmet Topal (Valencia), Gökhan Töre (Hamburg). 

İrdeleyelim mi beraber? Gelin irdeleyelim, şu kadroda olmaması gereken isimlere hep beraber karar verelim. 
Sadece Galatasaray' dan olmaması gereken en az dört isim var kadroda bence. Aslına bakarsanız ligden düşme potasında yer alan, son haftalarda düşmemeyi garantileyen bir takımdan 8 oyuncu neden A Milli kadroya alınır çok merak ediyorum. Selçuk İnan' ı çıkartıyorum aradan. Hadi biraz Servet, Arda ve Sabri. geriye kalan 4 kişi koskoca bir sezonda Galatasaray' a ne vermiş biri bana anlatabilir mi? Çağlar Birinci' nin, Hakan Balta' nın, Colin(!) Kazım Richards' ın,ve hele hele Gökhan Zan' ın ne faydası olmuş bu sene Galatasaray' a? Sırf isimleri için A Milli forma emanet edilebilir mi, bu nasıl bir zihniyettir soruyorum?


Fenerbahçe bu senenin şampiyonu. İlk onbiri sahaya sürselerde kimsenin gıkı çıkmaz sanırım ama sormak istediğim 2 isim var orada da. Fehmi Mert Günok' un bu sezon ki performansı nedir ki A Milli Takım Aday kadrosuna çağırılıyor? Ya Selçuk Şahin? Bu sene Fenerbahçe' ye ne vermiş, kaç maç oynamış, Aykut hoca onu kaç maç takımda değerlendirmiş?

Beşiktaş' tan sadece İsmail Köybaşı mı oynamış? Oysa sezonun büyük kısmında sakattı bu çocuk. Neden Trabzonspor' un kalecisi Tolga aday kadro da yok? Neden Olcan Adın, Mustafa Pektemek, Hasan Ali Kaldırım çağırılmıyor? Bu Milli Takım kadrosu hiçte adil seçilmişe benzemiyor. Kadroyu oluşturan ismin Oğuz Çetin olduğunu düşününce şu söz aklıma geliyor. 

" İyi futbolcudan iyi antrenör olur diye bir kaide yok, hiç olmadı. "

Yarından itibaren Milli Takıma çağırılmayan isimlerden örneklendirmeler yapıp, yazı haline getirip burada yayınlayacağız. Bakalım yerlerine oynatılan isimler ile aralarında ne gibi farklar bulucaz?

Muratt..

5 Ağustos 2011 Cuma

Devşirme Futbolcular.

Konu başlığını aslında çok düşünmeden yazdım. Çünkü bir çok örneğini gördük Kayserispor' da. En son örneği Semih Aydilek idi onunla da yollar ayrıldı. 

Semih Aydilek Kayserispor' a forvet olarak Birmingham City' den geldi. Çok fazla forma şansı bulamadı takım içerisinde. Ne onu getiren Tolunay Kafkas, ne Tolunay Kafkas' dan sonra takımı devralan Şota Arveladze ona yeterince şans vermedi. Hem de sakatlıktan kırıldığımız dönemde bile. Sonra bir iki karşılaşmada Semih Aydilek sol bek olarak oynatıldı. Hasan Ali' nin alternatifi idi artık. Hatta bu sezon başlarken sol beke transfer yapılmaması onun bu konumunu sağlamlaştırdığı düşüncelerini güçlendirdi bizde ama sonradan hepimiz ters köşe olduk. Semih Aydilek ile sözleşme karşılıklı olarak fesh edildi. Bazı kesimlere göre ise talibi çıkarsa gönderilecek. Sonuçta Semih Aydilek herhalukarda bu takımdan gidecek ilk isim bunu öğrenmiş olduk.


Bir başka devşirmemiz Hakan Aslantaş' tı. Asıl mevkii olan Sağ Bekte ya 2 maç oynadı ya 3 maç. Sonrası sol bekte geçti. Etkili oldu,ü verimliydi ama o da gitti. İdari heyet ile sorunlar yaşadığı anlatıldı ama kimse gerçekte neden gittiğini asla öğrenemedi. Aslına bakarsanız Tolunay Kafkas' ın herhalde Türk futboluna kazandırdığı ender yeteneklerden birisi kendisi. Çok göze batan, ahım şahım bir futbolu yoktu ama hırsı ve mücadelesi ile bu açığı kapatıyordu. Hakan Aslantaş' ı Kayserispor taraftarına sevdiren en önemli şey 38 numaralı forma tercihi ve samimiyeti oldu. Kayserispor' da öğrendiği sol bek görevini gittiği Konyaspor'da da devam ettirdi ve belki de hiç olamayacağı kadar o bölgenin adamı oldu. 

Devşirmeden bahsedipte Selim Teber' i es geçmek herhalde ayıp olur. O Selim Teber ki Hoffenheim' da 10 numara giyip takımının en golcü oyuncularından biriydi. Adam Kayserispor' a bir geldi bir anda kendisini Defansif orta saha da buldu. 2 kademe birden geriledi. Forvet arkasından alındı, defans önüne koyuldu. Başarısız mı oldu başarılı mı tartışılır. Ben şahsen kısmen başarılı olduğu kanaatindeyim. Selim Teber' in 2 devre ayrı ayrı incelenmesi gerekiyor. Sezonun ilk devresi Zidanevari birinci Selim, ikinci devresinde ise yerinde yeller esen ikinci Selim.Takdir sizlerin tabii ki ama Selim Teber devşirmelerimiz arasında ki yerini çok rahat alıyor.

Mehmet Eren' i bile sayabiliriz bu kategoride. Mehmet Eren ki 4-3-3 ün sağ ucunda oynayacak yapıda bir adam olmasına rağmen imkansızlıklarla dolu dönemlerde 4' lü defans kurgusunun sağ tarafına monte ediliyordu. Yani o da devşiriliyordu zaman zaman. Aynı şekilde Omer Şişmanoğlu. Gol atma becerisi yüksek bir oyuncu olmasına rağmen bir türlü forvet hattında kullanamadık kendisini. Hep sağ açık ya da sol açıkta denedik ve bir nevi körelttik. Oysa bu sene gördük ki Ömer forvette oynadığında neler yapabiliyor.

Kıssadan hisse devşirme futbolcudan geçilmeyen bir Kayserispor var elimizde. Her dönemde benzerlerini yaşadık ve bu senede yaşayacağımız konusunda düşüncelerim var.

Muratt..

İncialan Klasikleri


Ve bir ritüelin yine başladığına şahit olduk bugün. Cumhuriyet gazetesinin spor sayfasında Kayserispor yönetimi ile ilgili bazı iddialar dillendirilmiş. İddiaların sahibi Grup38 Taraftarlar(!) Derneği Basın Sözcüsü Mehmet İncialan. Açıklamalarında daha doğrusu iddialarında Kayserispor başkanı Recep Mamur' un kulübü kendisine sahte imzalarla imzalanmış senetleri kullanarak borçlandırdığını anlatılıyor.

Olayların geçmişi 2008, 2009 yıllarına dayanıyor. Suç duyurusunda bulunmuştu Mehmet İncialan o zamanlarda kulüp başkanı hakkında. Ve başkan Recep Mamur aklanmıştı ama İncialan bey iddialarından vazgeçmedi. Bakın bugün yine başlamış benzeri yorumlara.

Mehmet İncialan kimdir, nedir sorularına verecek fazla bir cevabım yok aslında. Ne iş yapar, geçimini nasıl sağlar bilmiyorum. Taraftar görünümlü biri kendisi. Grup38 derneğini kullanarak reklam yapmaktan başka birşey yapmayan biri olarak tanıyorum. 

Tek bildiğim şey geçimini Kayserispor kulübünü ve yönetimdeki isimleri mahkemeye vererek kazandığı tazinatlardan kazanıyor. Yılın belirli dönemlerinde bu tür açıklamalar yapıp Kayserispor yönetimini galeyana getiriyor ve açtığı davalarla senelik kazançlarını kazanmaya çabalıyor. 

Tek dileğim Kayserispor yönetiminin bu tür oyunlara gelmemesi ve bu tarz beklentileri boşa çıkarması. Kimin ne olduğunu Kayseri kamuoyu az çok biliyor. İncialan' da öyle. Hoş bilmese de ne yazar. 

Muratt..