30 Eylül 2012 Pazar

Yenildik.

Geçmiş olsun. Maçta değerlendirecek pek bir şey yok. Biz girdik atamadık, Gençlerbirliği bulduğu her pozisyonu değerlendirdi. Sadece canımı sıkan nokta sezon başından beri bize verilmeyen %100 3-4 penaltı pozisyonu varken, rakiplerimizin ceza sahası içinde başına gelen her pozisyon penaltı ile sonuçlanıyor... Buna bir son verilsin yeter...

Zor Deplasman


Dikkat etmeliyiz. Çok zor bir deplasmana çıkıyoruz. Bizim oyun yapımıza ve sistemimize benzer bir oyun anlayışı ile sahaya diziliyor Gençler. Hücumu düşünen kaliteli ayaklara sahipler. Oyunu geriden kurup, pas yaparak rakip sahaya yerleşmeyi hesap ediyorlar. İlk 5 maçta 3 beraberlik, 1 galibiyet ve 1 mağlubiyetleri var. Tosiç, Lekiç ve Jimmy Durmaz bu seneki kaliteli transferleri. 

Takımda devam eden Hurşut ve Ermin Zec yine başımıza bela olabilir. Hasan Ali' nin karşısında perişan olduğu Hurşut Malik ya da Erdal' ın karşısında elini kolunu sallayarak ceza sahasına inebilir. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. Lekiç gibi hava toplarında kusursuz olan bir forvetleri var. Sezon başından bu yana attıkları gollerin %70' ini yan top-duran toptan bulmuşlar. Eskişehir maçında attıkları iki gol de duran top ve yan toptan. Eren' in ve Zurab' ın çok dikkatli olması gerek. Dikkatli olabilmesi açısından da Zurab' ın oynaması bugün için şart. Salih' in cezalı olduğunu not edelim. Geçen hafta sahaya sürülen Apo-Salih ve Rivo üçlüsünü bugün sahada göremeyeceğiz. O zaman benzer bir kurgu için ve orta alan baskısı için buraya Umut Sözen ya da Okay ikilisinden biri düşünülebilir.

Ben Ömer Bayram' ın yine ikinci yarı oyuna alınmasından tarafım. Biseswar ile oyuna başlayabiliriz. Cleyton yine yedek bekleyip oyunun gidişine göre dahil edilmeli takıma. Engin ihtimalini hep yedekte tutmaktan yanayım. Aslında Okay/Umut ikilisine alternatif Engin' de düşünülebilir. Klasik forvet arkası oyuncularından farklı olarak Engin pres yapabilen özellikte bir futbolcu. Gel gelelim bizim düşündüklerimiz yine yerini bulmayacak ve maça Ömer, Cleyton ile başlayacak hoca...

Gençlerbirliği istikrarı yakalayan bir futbol oynuyor. Kadrosunda çok fazla değişiklik yapmıyor Fuat Hoca... Örneğin 5 haftada defans bloğunda tek değişikliği Aykut yerine Mehmet Sedef ile yapmış. O da Aykut' un Akhisar maçında kırmızı kart görmesinden kaynaklı... Takımın istatistiki verilerinde Tosic ve Hurşut hep en başı çekiyor. Tosic' in özellikle oyun başlangıçlarında aktif rol aldığını görüyoruz. Bu da Fuat hocanın oyunu arkadan kurmaya çalıştığının en açık göstergesi. Orta alanda Azofeifa ve Ermin Zec birlikte rol alıyorlar. Azo daha çok defasif katkı yaparken Zec oyunu orta sahanın rakip yarısahasında yönlendirme çabasında.

Geçen hafta yaptığımız gibi ön alanda iyi baskı kurup oyun kurmalarını engellersek pozisyona girmelerini zorlaştırırız. Bulacağımız erken bir gol şok etkisi yapar ve oyunu lehe çevirebiliriz. Ama bu maçta önemli olan YENİLMEMEK... İlk önce puan almayı hedefleyelim. Galibiyetten bile önce..

Kafamda ki kadro şu şekilde.


29 Eylül 2012 Cumartesi

Hüseyin Kala ve Antu' nun Hadsizliği


Sene başından beri Kasımpaşa' da dikkat çektiğim bir isim var. Hüseyin Kala... Benim bu yıl ki favorim bu eleman. İnanılmaz boş koşular yapan, pas görüşü geniş olan ve ayağı düzgün pas yapabilen özelliklere sahip. Bugün Fenerbahçe' yi tabir-i caizse tek başına darma duman etti. Oyuna girmeden Adem ile bir iki pozisyona giren Paşa, Hüseyin' in oyuna girmesi ile golleri buldu ve bileğinin hakkı ile galip geldi.

Dilerim kendini büyük zannedenler bu çocuğunda kanına girip zehirlemezler. En büyük korkum bu. Yıllardır görüyoruz, yaşıyoruz. İlhan Parlak' lar, Serdar Kesimal' lar ve daha sayılabilecek onlarca örnek... Hüseyin kardeşim. Sen sen ol, pişmeden çıkma o ocaktan... Çıkanlar bin pişman...

Eklemeyi unuttum. "Hocasız Takım" gibi salak, gerzekçe bir ifade okudum antu.com da... Aykut Kocaman' a futbol dersi veren Fuat Kılıç hocaya bu nasıl hadsiz bir davranıştır? Siz kimsiniz ki o takımın başında o sahaya çıkan Teknik Direktöre rağmen " Hocasız Takım " yakıştırması yapıyorsunuz? Haddinizden hiç mi haberiniz yok?

Futbol Ekranı: 29-30-Eylül - 01 Ekim

Bu hafta sonu televizyondan yayınlanacak maçların listesi...


29 Eylül Cumartesi


13:00 Zenit St.Petersburg - Lokomotiv Moskova (Ligtv 2)
14:45 Arsenal - Chelsea (Ligtv 3)
15:00 Kayseri Erciyesspor - Adana Demirspor (TRT Spor)
16:30 Werder Bremen - Bayern Münih (TRT Haber)
17:00 Bursaspor - Gaziantepspor (Ligtv 2)
17:00 Norwich City - Liverpool (Ligtv 3)
17:00 Fulham - Manchester City (Ligtv 3)
19:00 Kasımpaşa - Fenerbahçe (Ligtv)
19:00 Akhisar Belediyespor - KDÇ Karabükspor (Ligtv 2)
19:00 Çaykur Rizespor - Samsunspor (TRT Spor)
19:00 Karşıyaka - 1461 Trabzon (TRT Web)
19:30 Borussia Dortmund - B.Mönchengladbach (TRT Haber)
19:30 Manchester United - Tottenham Hotspur (Ligtv 3)
23:00 Sevilla - Barcelona (NTV Spor)

30 Eylül Pazar

12:30 CSKA Moskova - Dinamo Moskova (Ligtv 2)
15:00 Şanlıurfaspor - MKE Ankaragücü (TRT 1 / TRT Web)
15:00 Kartalspor - Boluspor (TRT Web)
16:00 Eskişehirspor - İstanbul BB (Ligtv)
16:30 Eintracht Frankfurt - Freiburg (TRT Haber)
18:00 Aston Villa - West Bromwich (Ligtv)
18:30 Wolfsburg - Mainz 05 (TRT Haber)
19:00 Trabzonspor - Mersin İdman Yurdu (Ligtv)
19:00 MP Antalyaspor - SB Elazığspor (Ligtv 2)
19:00 Manisaspor - Bucaspor (TRT Spor)
19:00 Adanaspor - Gaziantep BŞB (TRT Web)
19:00 Torku Konyaspor - TKİ Tavşanlı Linyitspor (TRT Web)
20:00 Gençlerbirliği - Kayserispor (Ligtv 3)
20:50 Real Madrid - Deportivo La Coruna (NTV Spor)
22:30 Espanyol - Atletico Madrid (NTV Spor)

1 Ekim Pazartesi

00:30 Gremio - Santos (Ligtv 3)
20:00 Beşiktaş - Sivasspor (Ligtv)
20:00 Denizlispor - Göztepe (TRT Spor)
22:00 QPR - West Ham United (Ligtv)


( Canlı Yayın Listesi Tribündergi/Forum dan alıntılandı... )

Ona mı Kaldınız?


Şota bugüne kadar çok az konuşmuştur hakem hataları ile ilgili. Hatta biz bazen kızıyoruz ona ve kulübe. " Neden bu kadar sessiz kalıyor, neden hakkımızı korumuyorsunuz? " diye. Eskişehirspor maçından sonra Şota' nın söylemlerini duyunca Türk Hakem camiasından bir kez daha iğrendim... 

Mevzuu Bahis Video burada...

Hakemin Şota' ya cevabını video haricinde birde burada yazayım: 
" Ofsaytı göremedik, korneri göremedik. Şimdi söylesem çok zor geliyor ama Orduspor' dan yediğimiz son 3. gol ofsayt, hakem diyor ki < Ona mı kaldı? > diyor bana. Nasıl bir cevap yani? Nasıl olacam bilmiyorum yani. Deli olsam daha mı iyi yani? Öyle bir cevap alabilir mi hakemden birisi? Ona mı kaldı? diyor ya. Tabii ona kaldı. Tabii küçük detaylar çok önemli yani. "

Şimdi ne söylesek, kimse söylesek saçma sapan cevaplar alacağız ama bir kez daha belirteyim. Kayserispor' a karşı süre gelen bu salak durumu düzeltmek yine bizlerin elinde... Tabir-i caizse ite köpeğe fırsat vermeden bu işi bitirmeliyiz artık...


27 Eylül 2012 Perşembe

Kırmızı Sana Çok Yakışıyor II

Adam güzel, forma güzel, arma güzel, eee bir de skor güzel olunca Kırmızı sana şimdi Daha Çok yakışıyor sevgili Nuri...

West Bromwich Albion maçında Nuri Şahin' imiz...













26 Eylül 2012 Çarşamba

Nuri Şahin' in Liverpool' da ki İlk Golleri.

Nuri Şahin biraz önce Liverpool forması ile West Bromwich Albion kalesine yolladığı füze... Nuri Şahin' in Liverpool' da ki ilk golü...


Aha bu da aynı maçta Liverpool adına attığı 2. gol. Golün asisti Fas' lı Aissiati' den...


Kim, Kaç Dakika Oynadı?

Facebook' da bulunan Kayserispor.org Taraftar Sayfası nın takipçilerinden olan Muhammed Murat Kaya isimli kardeşim " Kayserispor' da kim, ne kadar süre almış " paylaşımını yapmış. Biz de kardeşimizin kaynaklığında çalışmasını paylaşalım istedik.



Thierry Chemberlain(!)

Arsenal' in genç yeteneği Alex Chemberlain sene 2000' de Thierry Henry tarafından Manchestar United' e atılan bu efsane golü atmak için baya bir çalışmış.


Bakmış olmuyor, en azından Henry gibi yapamıyor vazgeçmiş. Ama çalıştığı şeyin farkında ve bunu yapabileceğini söylüyor... Kendisine Tiherry Henry diyemeyiz belki ama Thierry Chamberlain diye eklemek gerek.


Buradan çıkartılacak sonuç nedir? Bizim futbolcularımızdan kaç tanesi Hakan Şükür' ün Bologna' ya attığı, Leeds' e attığı golü deniyor, hangisi Hami' nin şutları için idman sonrası emek harcıyor? Sorular, sorular, sorular...

Büyük Takım...


Eurosport' un haberine göre Real Madrid üyelerine bir finansal rapor gönderdi ve gelirlerinin 514 Milyon € ya yükseldiğini açıkladı. Üstelik bu gelirler içerisinde futbolcu satışlarından elde edilen gelir yok. Yine habere göre gelir dağılımları şu şekilde.
Real Madrid, gelirlerinin %32’si ürün satışından, %31’i televizyon, %29’u da maç hasılatından oluştuğunu belirtti.
Real Madrid' in vergiler düştükten sonraki net karı da 32 milyon avro olarak açıkladı. Kulübün borcunda da %26' lık bir düşüş söz konusu.
Bu takımın diğer adı para... Birde futbolcu satışından elde edilen gelirleri ekleselerdi ne çıkardı ortaya merak ediyorum.

Zidane' ın Son Vuruşu!

Zidane kariyerinin en sıra dışı kafa vuruşunu yapmıştı 2006 Dünya Kupasında. Yalnız attığı kafa topa değil İtalyan savunmacı Materazzi' yeydi. İşte o kafa vuruşunun heykeli dikilmiş Fransa' da. Heykel yapılmıştı da ama dikilmemişti. Tarihsel gelişimi aşağıda :)


Heykel ilk olarak bu yılın mart ayında New York Dawid Zwirner galerisinde sergilendi. Bu sıralarda kullanılıp kullanılmayacağı belli değildi.


Sonrasında ise Paris' te bulunan ve normalden farklı bir yapı ve konsepte sahip Centre Pampidou müzesi önüne dikildi. Yani o tarihi kafa şimdi ciddi ciddi tarih sahnesinde yerini aldı ve müzelik oldu. Zidane' ın son vuruşu...

23 Eylül 2012 Pazar

Hakem Kararıyla Manu!


Bu kadar aciz bir PL hakemi çok fazla denk gelmez. Biraz önce biten Liverpool - Manchester United maçının hakemi Mark Halsey verdiği ve vermediği kararlarla çok konuşulacak bu kesin. İlk yarıda Shelvey' e gösterdiği kart, ikinci yarıda verdiği penaltı maçı katleden adam olmasına yetti. 

Manchester United Galatasaray maçında ki aciz görüntüsünde kurtulamamış. 10 kişilik Liverpool, Manu' yu sahasına hapsederek oynadı. Aslında galibiyet üzdü ama oynanan oyun umut verdi. Özellikle 18 yaşında ki İspanyol Suso sol kanatta çok verimliydi. Rafael' in attığı golün jeneriklik olduğunu ve yukarıda ki görüntünün o anı ölümsüzleştirdiğini belirtelim.

Ben memnunum oynanan oyundan. Eğer Liverpool' un sahipleri Brandon Rodgers' ın arkasında durmaya devam ederler ve takım şanssızlığını yenerse Liverpool' un 20. yıla dönen şampiyonluk özlemi eninde sonunda biter. Takımda ışık var. 

İfade etmeden geçmeyelim. Bugün iki önemli olay vardı. İlki maç önünde Hillsborough olayları ile ilgili yapılan seramoni. 

İkincisi ise PL' de 5. hafta olmasına rağmen hala galibiyet alamayan Liverpool' un bugün Anfield' da maç sonunda ayakta alkışlanması. İngiliz futbol kültürüne hayran kalmamak elde değil. 


Bu arada hakem Mark Halsey' in bir kanser savaşçısı olduğunu hatırlatalım. Mark Halsey 2009 yılında lenf kanserine yakalandı. 2 yıl boyunca kanser tedavisi gördü ve bugün sahadaydı. Bu yönüyle kendisine saygı duyarken, hakemliğine saygı duymadığımı beyan ediyorum.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Rahat Galibiyet Yok Bize.


Kayserispor ilk 40 dakika da oynadığı oyun ile son 10 dakika da ortaya koyduğu karakteri ligin geri kalanına yaysa eminim çok çok daha iyi yerlerde oluruz. Ön alanda baskı, değişken koşular ile rakibi boğan ve pas yapmasına engel olan anlayış, az ama öz paslaşma, yan toplardan ve duran toplardan tehlike yaratma. Kısaca ilk 40 dakika da bunların hepsini biz yaptık. Gel gör ki bir süre sonra korkudan mıdır, heyecandan mıdır nedir inadına geride kabul etmeye başlıyoruz oyunu. 

Maçın Kayserispor adına en iyisi su götürmez şekilde Mouche' ydi. Bugün sol kanadı maç boyunca inanılmaz etkili kullandı. Üzerinde ki tutukluğu gidermiş, takıma adapte olmuş bir görüntü çizdi. Bu benimle beraber herkesi mutlu etti sanırım. Riveros ise bildiğiniz gibi. Atom karınca kıvamında devam ediyor. Takımın her maç en faydalı ismi. İstikrarlı, hırslı, azimli ve en önemlisi Profesyonel. Abdullah bugün inanılmaz bir mücadele ortaya koydu. 90. dakika da hala Eskişehirspor kalesinde pres yapıyordu. Bu bile takımın Eskişehirspor maçını gerçekten istediğini gösterdi bize.

Bobo bugün attıkları ile konuşulacaktır ama biz biraz gıcıklık yapıp yapamadıklarından bahsedelim. Bugün normalden çok koştu, normalden de çok mücadele etti ama neticesini kaldıramadığı ve ikili mücadelelerde pes ettiği o kadar pozisyon oldu ki. Elbette gol attı, çok mutluyuz ama yapamadıklarını da söylemeliyiz. Aynı şekilde Salih. İnanılmaz bir hırs ve mücadele isteği var ama bazen olmuyor. Yaşadığımız iki tehlikede Salih' in kaptırdığı toplar vardı. Topla çıkarken pas tercihleri, oyun görüşü ne yazık ki gelişime muhtaç. Ha asistini unutmadık. Ayağına sağlık.

Defans blogumuz ve özellikle tandemimiz ne yazık ki içler acısı durumda. Yukarı da bahsettim. Tello' ya kafa golü attırdık bugün. Yerleşimden tutunda, adam paylaşımına, pozisyon hatasından tutunda koşamamaya kadar ne ararsanız bizim defans dörtlümüzde mevcut. Eren' i biraz kenarda tutuyorum ama Malik kesinlikle stoper mevkiinin adamı değil. Zurab' ı aradık bugün. Ama gördük ki Zurab' ın yokluğunda Eren' de tekliyor. Kısaca Eren ve Zurab birbirlerini iyi tamamlıyorlar. En azından bugünkünden daha iyi. Stoper' e hızlı bir takviye şart. Eminim bunu ben gördüysem takımın transfer yetkilileri de görmüştür.

Steinsson çok arzulu, çok istekli. Giydiği formanın hakkını verircesine oynamak istiyor ama eksikleri var. Mesela bir bek için sanki biraz ağır. Kamara elini kolunu sallayarak geçti bugün onu. İleri çıkışlarından sonra ki dönüşleri de oldukça yavaş. Bu hali Hasan Ali' yi andırıyor. O da gitti mi gelmek bilmezdi. Erdal ise pişmeli. Pozisyon hatası yapıyor, adam kaçırıyor. Ama kumaşı kötü değil ona kanaat ettim.

Ve gelelim son bölüme. Aylar sonra Şota' nın oyuna müdahalesi bize maçı getirdi farkında mısınız? Salih' in yerine oyuna giren Okay ile birlikte 80. dakika da oyuna aldığı Cleyton ve Ömer Bayram oyunu çeviren isimler oldu. Okay' ı yanlış yere yerleştirdi diye düşünüyorum. Riveros' u Salih' in yerine çekip onun yerine Okay' ı koysaydı sanki daha çok pozisyon yaşardık. Ömer harika bir orta ile galibiyet golünün mimarı oldu ama ona o pozisyonu hazırlayan da Cleyton' du. Bobo' yu görerek attığı pas ile pozisyonun başlangıcında Cleyton' un imzası vardı.

Yine rahat rahat kazanamadık. Ama olsun kazandık. Bu galibiyete camiada ki herkesin ihtiyacı vardı. Şimdi önce hafta içi Sancaktepe, sonra hafta sonu Gençlerbirliği deplasmanlarından da güzel skorlarla ayrılıp artık bir seriye başlayalım...

21 Eylül 2012 Cuma

STSL: Karabükspor 1 - 0 Antalyaspor


Aslında bloğu ilk açtığım günden beri heveslendiğim, çok istediğim bir şey Süper Lig' de oynayan Anadolu takımlarının maçlarından takip edebildiklerimi yazmak. Ama gerek fırsat bulamadığımız için, gerek işler nedeniyle, gerekse cesaret edemediğimiz için bugüne kadar yazmadık, yazamadık.

Geçen gün Galatasaray' ın ŞL maçından sonra yazdığım ama aslında maça farklı bir açıdan baktığım yazıdan sonra yapılan bir yorum bana artık heveslendiğim şeyi yapmam gerektiğini hatırlattı. Bir kaç gün içinde blog şemasında da bir iki değişiklik yaparak bu bölümü ayrı bir sekme haline getirecek ve takip edebildiğimiz maçlara değineceğiz. Şimdiden hayırlı olsun bana : )

Gelelim bugün oynanan ve bu bölümün ilk konusu olan Karabükspor Antalyaspor maçına. Özellikle maçın başında Karabükspor' un ön alanda baskısı maçın eğlenceli ve hatta hareketli geçeceğini gösterir gibi oldu ama ne yazık ki ilk 5 dakikada ki oyunun yerinde yeller esiyordu geri kalan 40 dakika da. 

İkinci yarıda benzer bir şekilde başladı. Bazı bölümlerde oyun hareketlense de koskoca 90 dakika 3 pozisyon, 1 gol ve 1 kırmızı kart ile bitti. 4 pozisyonun ikisi Antalyaspor' a, ikisi ise Karabükspor' a aitti. Karabükspor' da Ahmet İlhan 90+3 de girdiği pozisyonu değerlendirdi ve takımına sezonun ilk galibiyetini getirdi.

Maçın genel analizinde takımlar adına şunları söylemek mümkün:

Karabükspor' da Bertül' ün tek top anlayışı ve kanatlardan içeri girme isteği etkileyiciydi. Shelton ve Cernat Karabük' te etkisizdi. Birol ile Muhammet ise görünmeyen ama açın iyi adamlarıydı. Oyuncu değişiklikleri Karabükspor' un işine yaradı. Özellikle Mehmet Yıldız ve Ahmet İlhan' ın oyuna girişleri maçın dengelerini tamamen Karabük lehine değiştirdi. Pozisyonel olarak Mehmet Yıldız' dan bir hareket göremedik ama topu Antalya yarı sahasında tutması önemliydi. 

Antalyaspor' da maçın en iyisi Deniz Barış' tı. Maç boyunca Karabükspor' un orta sahayı geçen her atağını karşılayan isimdi. Janda' da gerek orta sahanın defansif tarafında, gerekse ofansif tarafında kötü değildi. Hatta Antalyaspor' un iki pozisyonundan birinde Janda' nın imzası vardı. Diğeri zaten maçın etkisiz elemanlarından Mehmet Eren' den geldi.  

Emrah Başsan' a ayrı bir paragraf ve hatta ayrı bir yazı yazmak gerekiyor. Şu anda sanırım gelişimi en iyi genç futbolcu. Sürat, teknik, top kullanma zekası, şut çekme, orta yapma... vs. vs. Ne ararsanız elemanda var. Evet eksikleri mevcut ama giderilemeyecek türde eksikler değil. Dek dileğim büyük geçinen takımların ona da musallat olmaması ve çocuğun gelişiminin önüne taş koyulmaması. 

İlk Süper Lig maç yazısına burada nokta koyalım. Dilerim bugüne kadar cesaret edemeyişime kızarsınız... 

20 Eylül 2012 Perşembe

Avrupa'da Anadolu Takımı Olmak!


Dün akşam izlediğimiz Manchester United - Galatasaray maçı sırasında hakem Wolfgang Stark' ın hataları bana konunun başlığını düşündürdü ve de söyletti. Dün Galatasaray' lılarin yaşadıkları, tepki gösterdikleri, isyan ettikleri hatalar Türkiye'de her hafta Anadolu takımlarının başına geliyor.

Bizler Türkiye'de yapılanlara isyan ettiğimizde üç maymunu oynayanların aynı hatalar Avrupa'da kendilerine yapıldığında bağırması, çağırması ve isyan etmesi bana çokta samimi gelmiyor açıkcası. Çünkü kendi lehlerine Türkiye'de yapılanlara hiç ses çıkartmıyorlar... Hatta bazıları zeytinyağı misali üste çıkmaya çalışıyorlar... Biz bu durumu en son Türkiye kupasında Fenerbahçe ile oynadığımız maçta gördük.

Kimse yapılan hatalara sevindiğimi, alınan mağlubiyete üzülmediğimi sanmasın. En az kendi taraftarları kadar üzüldüm çünkü Avrupa'da oynayan her Türk takımı benim için Milli Takım. Ama işte bazı şeyleri söylemek, konuşmak gerekiyor bazen. Bu durumda onlardan biri.

Galatasaray'a bundan sonraki Milli Maçlarında başarılar dileyerek ve her maçta dualarımızla yanlarında olacağımızı söyleyerek konuyu noktalayalım.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Tarihte Bugün: 17 Eylül 1967


Türk futbol tarihine düşülen en acı notlardan birinin yıl dönümü bugün. Kayseri Atatürk Stadında oynanan ilk Kayserispor - Sivasspor maçında yaşanan o olaylar içimizde hep bir yara. Olayların nasıl çıktığı konusunda onlarca farklı şey söyleniyor ama o günün kayıtlarına geçen en geçerli iddia şu şekilde. 

Kayserispor maçın 20. dakikasında Küçük Oktay' ın attığı golle öne geçer. Kendi tribünlerinde sevinen Kayserispor taraftarlarına Sivasspor taraftarlarınca yanlarında getirdikleri elma sepetlerinin altına gizledikleri taşlar atılmaya başlanır. Bu panikle kaçışanlardan 2 Kayseri' li çocuk ezilerek can verir. Bu durum Kayserispor taraftarlarının hareketlenmesine, galeyana gelmesine ve Sivasspor trübünlerine saldırmalarına neden olur. Her iki taraf birbirlerine taş atmaya başlar. Sonrasında Kayserispor taraftarlarının Sivasspor tribünlerine doğru ilerlemesi oluşan panikle kaçmaya çalışan Sivasspor' lu taraftarlar kapıların içeri açılmasından dolayı dışarı çıkamaz ve oluşan panikte 38 Sivasspor' lu taraftar kapı ile arkadan baskı yapan taraftarların arasında kalarak havasızlık ve ezilme nedeniyle hayatını kaybeder.

Sonrasında yaşanan olaylar daha vahim bir hal alır. Sivasspor' lular staddan çıkar çıkmaz çevrede bulunan Kayseri plakalı araçlara saldırıp, çevrede ki binaları, spor salonunu cam çerçeve indirirler. Sivas' a dönerken Kayseri' nin 50 Km. uzağında karşılarına çıkan Kayseri plakalı araçları durdurup yakarlar. Ertesi gün Sivas' ta ekmeğinin peşinde olan Kayseri' li esnafa, iş sahiplerine ve dükkanlarına saldırırlar. Bir çok iş yeri yağmalanır, Kayseri' li vatandaş bu olaylardan zarar görür. O zaman çıkan bilançoda 7 dükkan tahrip edilir, 1 otel ve 1 dükkan yakılır. Ayrıca Kayseri' lilerin yaşadığı 4 ev de içlerinde ki eşyalar dışarı çıkartılarak önce eşyaları, sonrasında evler ateşe verilir. 

Yaşanan olaylar nedeniyle federasyon her iki takıma 17 maç saha kapatma ve 5 yıl bir birleri ile maç yapmama cezası verir. Cezanın 5 yıl olmasına rağmen 2 takım tam 23 yıl boyunca karşılaştırılmaz. 23 yıl sonra ilk maç 9 Eylül 1990 yılında Sivas 4 Eylül stadında oynanır. Yaşanan olaylar nedeniyle Kayseri' de 8' i Sivas' lı, 18' i Kayseri' li olmak üzere toplam 26, Sivas' ta ise 11 Sivas' lı göz altına alınır. Sivas' ta maçın ertesi günü yaşanan olayları en iyi anlatan ise dönemin Sivas Emniyet Müdürünün açıklamalarıdır. Der ki; " Nümayişe katılanlar arasında ilkokul önlüklü çocukların olması görevimizi güçleştirmektedir. "

Maçtan sonra yaşanan olaylar ile ilgili belki de en samimi açıklama maçın o ana kadarki tek golünü atan Oktay Aktan'dan, nam-ı diğer "Küçük Oktay" dan gelmiştir: "Keşke ayağım kırılsaydı da gol atmasaydım. Dün gece uyuyamadım. Gözlerimin önüne tribünlerdeki insanların hali gelince ağlamadan edemedim. Keşke yenilseydik de bu olaylar çıkmasaydı."

Olay ile ilgili olarak " Yüzyılın Manşetleri " programı o günü belgesel haline getirdi. Döneme ve olaylara tanık olan Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Güçlü yaşanan olayları anlattı. 


Şimdi yukarıda bahsettiklerimiz, olayın belgesel kısmı, işin kayıt kuyudat tarafı. Bu olay her iki taraftan da farklı anlatıldı, anlatılmaya devam ediyor. Bize düşen bundan sonra bu yaşananları hatırlatmayacak, unutturacak şeyler yapmak. Hem Sivasspor' lular, hem Kayserispor' lular yıllarca aralarında süren bu kızgınlığı ve kırgınlığı bir süre unutmuş olsa da son dönemlerde yaşanan olaylarla ne yazık ki eski günlerde ki nefretin, kinin benzerlerini görmeye başladık. Bu olay gerek futbol, gerek Kayseri ve gerek Sivas tarihinde hep yüzümüzü buruşturacak, üzüntümüzü artıracak olaylar. Tekrarları yaşanmasın lütfen...

Son olarak Kayserispor taraftarlarının olaylı Trabzonspor - Sivasspor maçından sonra Sivasspor' a olan iyi niyetli yaklaşımlarını göstermek için açtığı şu pankartla yazıya son verelim.

Ağzımız Açık İzliyoruz.


Milleti bilmiyorum da Engin Bekdemir' i ağzımız açık izlediğimizin göstergesini buldum arşivde... Sezon öncesi tesislerde oynadığımız Gaziantepspor maçı esnasında Engin' in yanlış hatırlamıyorsam Bobo' ya yaptığı asist sonrasında ki halimiz. Muzaffer Şahin ( @mzffrshn ) ve Murat Yıldırım ( @metrajzede ) ile ben deniz o anki hayranlığı gizleyemiyoruz...

Şeytanın Bacağını Kırın Artık.

Görsel için Horanta' ya Teşekkürler...

Milli maç arasından sonra nihayet kavuşuyoruz sevgiliye... Harbiden zor geçiyor Kayserispor olmadan günler. Gidişat ne kadar kötü olursa olsun insan sevince görmüyor gözü başka bir şeyi. Kavuşmanın verdiği mutlu bir güne merhaba dedim diye söylesem abartmış olmam herhalde...

Zor bir deplasmana çıkıyoruz. Orduspor Cuper yönetiminde ne istediğini ve ne yaptığını bilen bir futbol oynuyor. Kondisyonları üst düzeyde. Çok koşuyorlar... Orduspor' un etkili isimlerinden Monje sakat. Sol bek Selçuk ile Abdülkadir' de sakat olduğu için kadroda yer alamayacaklar. Gosso ise Milli Takım' da olduğu için bize karşı oynamayacak.

Haydi çocuklar. Şeytanın bacağını kırın artık... Bugün alınacak kötü bir sonuç zaten yerlerde olan bütün özgüveni kaybetmenize, kaybetmemize neden olur MaazAllah... Haydi çocuklar...

13 Eylül 2012 Perşembe

Sevmek İçin Bir Neden Daha...


Barcelona' da bu takımı sevmem için bir neden daha vücut buluyor. Kırmızı Sarı forma... Barcelona gelecek yıldan itibaren ikinci formasını Kırmızı Sarı renklerde piyasaya çıkartacak... Şimdi bir çoğunuz bana gülecek "yeni mi duydun?" gibisinden ama inancınız olsun yeni duydum... İdare edin dostlar... :)

12 Eylül 2012 Çarşamba

Saygı!


Son iki milli maçta gördük ki artık bizim ortak bir milli meselemiz kalmamış. Şike sürecinde Fb taraftarlarının "Benim Milli Takımım Fenerbahçe'dir" çıkışlarını hatırlıyorum da şu son yaşananlardan sonra artık kulüpçülük > milli takımcılık haline geldi. En son örneğini Hollanda maçı sonrasında ve Estonya maçı öncesinde yaşadık ve kısmen yaşamaya devam ediyoruz.

Sözüm ona Tarafsız Türk Medyası yaklaşık 1 haftadır Abdullah Hoca' nin üstüne oynuyor. Futbolu bilmeyişinden tutun da inatlaşma yüzünden Selçuk İnan' a forma vermediğine kadar bir çok şey yazıldı.

Aynı medya bundan bir kaç sene evvel Fatih Terim boşta olan ve kendine kulüp bulamayan, kendi takımlarında 11 yüzü göremeyen isimlere Milli Formayı verdiğinde ve bu nedenlerle turnuva kaçırdığımız da neredeydi? Abdullah Avcı'dan önce Milli Takım hocası olan Guus Hiddink Çağlar Birinci' leri, Kazım Kazım gibi " Benim sadece pasaportum Türk, ben Britanya kanı taşıyorum." diyenleri milli kadroya çağırdığında neredeydi o arkadaşlar?

Ne Fatih Terim' i eleştirebildiler ne Hiddink'i. Hepsinin tercihine sustular, bazıları SAYGİ duydu, bazıları korkudan ses çıkartamadı. Şimdi Abdullah Avcı iş başına geçince tukaka...

Yok öyle yağma. Koyacaksınız şapkayı önünüze ve sonra çalıştıracaksınız bi zahmet beyincik soğanını. SAYGI duymayı bileceksiniz. Tercihlere, hocanın seçimlerine. Diğerlerini eleştirmediysen Abdullah Hocayı da eleştirirken insafı, izanı ve adaleti elden bırakmayacaksın... Yoksa Emre gibi polemik peşinde koşanların hedefi olur, her fırsatta onun laf çakmasını izlersin...

11 Eylül 2012 Salı

Lezzet Üçlüsü.



Bilen bilir, bilmeyen de bizden öğrensin... Bu dünyada bir araya geldiğinde zevk aldığım çok az şey var. Bunlardan biri " Lezzet Üçlüsü "; Annemin ( ya da Eşimin ) Mantısı + Yoğurt + Sumak... Ağzınızı sulandırıyorsam affola ama bilin istedim :)

8 Eylül 2012 Cumartesi

Gidenleri Konuşalım mı?


Hep gelenleri konuştuk. Sezon başlarken gelenlerle ve takımın son haliyle ilgili değerlendirmeler yaptık. Ama bir de bu takımdan giden isimler var. Şimdi birde gidenleri konuşalım mı? 

En son takımdan ayrılan Furkan ve Ömer ikilisi ile birlikte bu sezon takımdan ayrılanlar toplamda 8 kişiye ulaştı. Hasan Ali Kaldırım ile başlayan furya Nordin Amrabat ile devam etti. İlhan Eker, Cem Sultan, Nadir Çiftçi, Semih Aydilek, Furkan Özçal ve Ömer Şişmanoğlu ile de sonlandı. Şöyle dikkatli baktığımızda gençlere önem veren(!) takımdan gönderilen isimlerin % 90'ı genç isimler. İlhan Eker dışında yaşlı diyebileceğimiz bir isim yok. Bu isimlerden olan Hasan Ali Kaldırım ve Nordin Amrabat' tan hatırı sayılır para kazandık. İkisinden elde edilen gelir toplamda 11.750.000 € oldu. İlhan Eker için ise Kasımpaşaspor' dan 350.000 € bonservis alma becerisi gösterdik. Semih Aydilek, Nadir Çiftçi ve Furkan Özçal' ın alacaklarına karşılık sözleşmeleri fesih edildi, Cem Sultan ile Ömer Şişmanoğlu ise kiralık olarak gönderildi. Ömer' in ekstrası satış opsiyonu ile birlikte gitti. 

İçlerinde elbette üzüldüğümüz isimler oldu. Özellikle Furkan benim içimi en çok acıtan isimdi. Birden bire ortaya çıkan bu ayrılık sanırım hepimizi üzdü. Furkan bu takım için önemli bir isimdi. Takımın formasını giydiği her dönemde canla başla mücadele eden, sınırlı yetenekleri ile elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir isimdi. Bana kalırsa son 3 yılda haketmediği bir muamele gördü ve onun gidişi bizim takıma yakışmadı. Tabii burada " İki Ucu Pis Değnek " başlıklı yazımda bahsettiğim Furkan' ın muhtemel hadsizliğine karşı söylediklerimi saklı tutuyorum. 

İlhan Eker ise tecrübeli isim olması nedeniyle üzülünmesi gereken bir isim. Ama burada kulübün bir hatası yok. İlhan Eker kendisi gitmek istedi. Nedenini bilmesem de İlhan Eker' in ağabeyliğine bu takımın cidden ihtiyacı vardı. En yaşlı yerli futbolcunun Abdullah Durak olduğunu söylersem ne demek istediğimi sanırım anlarsınız. 

Nadir ve Semih kendilerine verilen şansı kullanamadılar demek haksızlık olur. Çünkü her ikisi de kullanılması gereken yerde kullanılmadılar bana göre. Semih' i sol bek olarak denediğimizi düşünürsek bu konuda da fazlaca konuşmaya gerek kalmaz. Nadir içinde benzeri şeyler söyleyebiliriz ama o Semih kadar mağdur olmadı bu konuda. En azından hücumcu kimliğini değiştirmek zorunda kalmadı. Merkez forvet oynamadığı yerde 4-3-3 ün sağında denendi. Ama o da bana göre erken harcandı. Semih şu anda Torku Konyaspor' da, Nadir ise Hollanda' ya, Nac Breda' ya transfer oldu. 

Cem Sultan genç liglerinde Türkiye' nin en çok GOL ATAN futbolcusu ünvanı ile geldi Kayserispor' a. Ama biz ona yine forveti değil 4-3-3 ün kanadını uygun gördük. Dolayısıyla 5 yıllık sözleşme imzaladığımız Cem Sultan' dan ne yazık ki faydalanamadık. Şimdi Manisaspor' da kiralık. Neyse ki satın alma opsiyonu verilmedi Cem Sultan için. Bu beni sevindiren tek nokta. İnşAllah Cem Sultan hazır ve de nazır olarak döner ve o formayı giyer.

Hasan Ali ve AmBARAT için fazla söyleyeceğim bir şey yok. Hasan Ali devamlılığı olan ve gerçekten profesyonel bir isim. Eksiklikeri elbette var. Bize iyi para kazandırarak gitti. Emekleri inkar edilemez.  Dilerim kendini geliştirir, Avrupa' da daha büyük kulüplerde forma giyer.

AmBARAT ise para için her an, herkesi satabilecek kaypak bir yapıya sahip olduğu için cehenneme kadar yolu var demekten kendimi alıkoyamıyorum. Dilerim bize yaptıklarını gittiği takımda da yapar. Çünkü Kayserispor' dan nasıl koparıldığı, Kayserispor' un bu olayda nasıl ortaya yem olarak atılıp her kesimden nasıl tepki gördüğü herkesçe malum. O yüzden bu dileğim ebedidir...

6 Eylül 2012 Perşembe

İki Ucu Pis Değnek.


Kulübün aymazlığı mı yoksa Furkan' ın ahlasızlığımı ( ahlaksızlıktan kastım yaptıysa eğer sözleşme şartlarında haddini aşmasıdır ) bilmiyorum. Kulaktan dolma bir sürü yorum yapılıyor. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Geçmiş döneme bakıp Furkan' ın kaybedilmesinde kulübün payı olduğu ihtimalini es geçemiyorum. Ama yine geçmişe bakıp Furkan' ın da boyundan büyük işlere kalkışmış, haddini aşmış olma ihtimalini de yok sayamıyorum. Sizin anlayacağınız Furkan' ın ayrılışını konuşacak olursak " İki Ucu Pis Değnek. "

Bakınız bu takım bir çok badire atlattı. Bir çok isim geldi geçti. Her defasında üzüldük ama yeri eninde sonunda doldu. Gelenin yaptıklarıyla dolmasa da adı ile doldurduk o yerleri. Ama Kayserispor gidenin yerini  mutlaka doldurdu. Dolayısıyla Furkan' ın da yeri dolar. Ancak;

Furkan bizler için farklı bir futbolcuydu. Geldiğinden beri iyi işler yaptı, istedi, arzuladı. Ne kadar başarılı oldu tartışırım ama tartışmayacağım tek şey en kötü gününde dahi üzerinde ki forma için 90 dakika mücadele etmesidir.Kişiliğine, adamlığına ne kadar kötü gitse dahi diyecek sözüm yok. Hatta size şöyle anlatayım. 100 tane Ömer Şişmanoğlu' nu değişmem tek Furkan Özçal' a. Malum Ömer hala Kayserispor' un futbolcusu.

Furkan teknik kapasitesi düşük bir isim. Ama pozisyon sezgisi ile sürati ve enerjisi ile tam bir takım oyuncusu. Çok iyi boş koşular yapan, topsuz oyunu eksiksiz oynayan, defans arkasına çok iyi sarkan özelliklere sahip. Mevkii olarak onun oynadığı mevkiiyi biz çözemedik. Ama Furkan için söylenecek en doğru cümle sanırım "SÜRPRİZ GOLCÜ" olacaktır. Bir anda biter, çok sık olmamakla birlikte golünü atar ve kenara çekilir. Durmaksızın koşar, enerjisi hiç bitmez. Bu özelliğini Messi' ye benzetiyorum. 90+' larda hala pres yapmak her babayiğidin harcı değildir. Kayserispor' da oynadığı dönemde biz onu forvet arkasında kullandık. Orta sahanın forvete dönük yüzü oldu forma giydiği dönemde. 4-4-2 sisteminde ki yeri neresi derseniz herhalde Melo' yu yedekler o durumda. Çünkü kanatta pek işe yaramaz ve Selçuk İnan' ın yaptıklarını yapamaz. Ancak çok koşar, pres yapar ve ara sıra yırtık dondan çıkar gibi ceza sahasında bitip gol atar.

Umarım Gs' ye transferi öncesinde, Gs Amrabat' ta izlediği yolu izlememiş, Furkan' ın kafasını bulandırmamış ve Furkan oradan aldığı cesaretle Kayserispor' a rest çekmemiştir. Bu konuda henüz bir bilgi edinemedim ama inanın bana Furkan' ın bizim yönetim tarafından gönderilmiş olmasını şu bahsettiğim duruma tercih ederim. Aksi durumda yine günah sahibi olucaz demektir...

Gidişine sebep her ne olursa olsun yolun açık olsun Furkan. Emeklerini inkar edemeyiz. Umarım gidişin Kayserispor için yaptıklarına gölge düşürecek şekilde olmamıştır... Allah gönlünü hoş tutsun. Başarılar...

5 Eylül 2012 Çarşamba

Sensiz Kaldık Ediz!!



Bazen üzülmek için üzüldüğün kişiyi tanıma gerekliliği yoktur. Öyle bir durum dün gece yaşananlardan sonra ki bizim üzüntümüz. Ediz Bahtiyaroğlu. Eskişehirspor' un stoperi. Futbol ile ilgisi olan herkesin az çok adına aşinalığı vardır. Dün gece bir anda gelen ölüm ile aramızdan ayrıldı. Ölüm kıymetini bilen için büyük bir vuslattır ama böyle hiç beklemediğiniz birini bulduğunda yüreğiniz acır, yüreğiniz yanar...

Ediz... Sensiz kaldık Ediz. Güzel hatıraların, hiç tanık olmadığımız ama hep yaşamış gibi anlattığımız kişiliğinle başbaşa kaldık...

Ruhun Şad, mekanın cennet olsun... Elbet hatırlanacaksın... Ediz'in ailesinin, yakınlarının, sevenlerinin, Eskişehirspor ve Türk Futbol Camiasının başı saolsun...

3 Eylül 2012 Pazartesi

Bu Bir Özür Yazısıdır!!!

İki gün önce oynadığımız Akhisar Belediye maçı sonrası düşüncelerimizin uyuşmadığı, olaylara farklı açılardan baktığımız dostlarla, arkadaşlarla bazı sözlü diyaloglar yaşadık. Maçın hararetiyle eğer ki kalp kırdıysam, moral bozduysam, haddimi vede hududumu aştıysam bunu yaşattığım herkesten, büyüğümden, küçüğümden, yaşıtımdan ama herkesten bir kez daha binlerce kez özür diliyorum. Siz kardeşinizin, abinizin ya da arkadaşınızın, beni ne olarak görüyorsanız onun, eşşekliğine verin. Kusurumuz olduysa affedin... Benim bu güzel dostluklardan başka sığınacak kapım yok dostlar... Selamlar...

1 Eylül 2012 Cumartesi

Kim Kaybetti?


Hoca mı, futbolcular mı, taraftar mı? Kim kaybetti? Ortada bir oyun vardı, kimse yalan konuşmasın pozisyon kaçsa da herkes o oyunla iki haftanın kötü hatıralarını unutmaya başlamıştı. Ne oldu da kendini taraftar zanneden o güruh dakika 85' den sonra futbolcu ıslıklamaya başladı. Nereye gidiyoruz biz bilmiyorum. 

İyi niyet elçisi gibi davranmak istemiyorum ama bugün yaşananlar benim taraftarlık anlayışımla hiç ama hiç örtüşmüyor. Takımı destekleme, iyi oyunu takdir etme, kötü gününde olanı ıslıkla. Nedir bu? Maç kazanılır, kaybedilir. Takım berbat bir dönem geçirebilir. Hoca çok kötü olabilir. Ama bu önde olduğun bir maçta takımı ıslıklamayı hiç bir şekilde açıklamaz.

Şehirin, kendini taraftar sanıp oyuncu ıslıklayanların bu tutumu bizi lanet olası, eski günlere doğru sürüklemekte. Oturun bir dakika düşünün. Neleri atlatıp bu günlere geldiğimizi bir kez daha hatırlayın. İçinizde zerre kadar bu şehrin takımına minnet duygusu varsa şu yapılanların yanlışlığını, doğruluğunu bir kez daha sorgulayın.

Maçı yorumlamıyorum. Maç öncesi yazdıklarımı ortalama olarak yaptı takım. Baskı kurdu, pozisyon buldu ama golümüzü rakip kendi kalesine attı. Her neyse oldu bitti. Şota' ya bir satır başı yapıp yazıyı sonlandırıyorum. 

Her şeyini tartışırım. Oyun anlayışını, hocalığını, oyuna müdahalesini, oyuncu tercihlerini. Ama tartışmayacağım tek şey onun taraftarı milletin önüne atmayıp hep alttan alışı. Bugün yine bunu yaptı maç sonunda. Taraftarın tepkisine " bugün çok sabırlı gördüm taraftarı. " diyerek yine ateşe körükle gitmekten uzak durdu. 

Milli Takım arasının gelmesine hiç bu kadar sevinmemiştim inanın... 

Artık Zamanıdır.


Zor bir rakip ağırlıyoruz Kadir Has' da. İki haftada gol yemeden dört puanı hanesine yazdıran kesinlikle saygı duyulası işler yapan Akhisar Belediye misafirimiz. Süper Lige yeni çıktılar ancak Birinci Ligde oturan, şampiyon olan ve fazlasıyla tecrübeli kadronun üzerine yaptıkları takviyelerle devam ediyorlar. Takımda değişen fazla bir şey yok. Sol açık Eski Erciyesspor' lu Sertan, kaleci Oğuz Dağlaroğlu, sağ bek Emrah Eren, stoper Kürşat, ön libero eski Kayserispor' lu Merter Yüce geçen yıl kazanılan başarıda önemli rol oynadılar. Bu isimlerin yanına 1. Ligin gol kralı eski Erciyesspor' lu Bikoko, MİY' den Çağdaş Atan, Ordu' dan kiralık Bruno ve İpswich' ten İbrahima Sonko' yu transfer ettiler. 

Hamza Hamzaoğlu yönetiminde savunma ağırlıklı bir futbol oynuyorlar. Orta saha ve defansı kalabalık tutarak rakiplerine en az pozisyonu verip, yakaladıkları kontraları değerlendirerek atacakları gol ya da gollerle maçları bitirmenin hesabındalar. Sezonun ilk haftasında Eskişehirspor' u bu taktikle 90. dakikada Sertan' ın hazırladığı pozisyonda Güray' ın ayağından attıkları golle yendiler ve sezona galibiyetle başladılar. İkinci haftada ise Gençlerbirliği ile evlerinde berabere kaldılar. Ki o Gençlerbirliği bu yıl Lekiç, Tosiç, Jimmy Durmaz, Mehmet Kara, Ekigho gibi özel transferlerle lige başladı. Ve Hurşut hala takımda... 

Akhisar karşısında yapacağımız ilk şey erken gol bulmak. Eğer gol erken gelirse rakibin gol atmak için açılacağı bir gerçek. Bu da bizim istediğimiz oyun sistemi olacak. Pas oyunları ile topu ileri taşımalı ve oyunu mümkün mertebe Akhisar yarı alanında oynamalıyız. Dikkat edeceğimiz en önemli isim tabii ki Sertan. Sertan' ı marke etmek için Abdullah, Riveros ikilisinden birini vermeli ve onun etkinliğini azaltarak Akhisar' ın muhtemel kontralarının önüne geçmeliyiz. 

Defansda Kamil, Steinsson, Eren, Malik kurgusunu bekliyorum ki ilk 2 haftada ki defans kurgusundan daha hızlı bir dörtlü olacaktır. Orta sahanın defansif tarafında Riveros ve Abdullah yer alacaktır. Şota' nın hem Okay hem de Salih denemesi o bölgede istenileni veremedi. Bu yüzden bugün Abdullah Riveros' un yanında olmalıdı. Sanırım bunu Şota' da anlamıştır. Bu ikilinin önünde ise Ömer, Cangele ve Mouche üçlüsünü bekliyorum. Cleyton' un berbat oyunu ve Cangele' nin geçen iki haftada daha da güçlenmesi Cangele' yi formaya bir adım daha yaklaştırıyor. Ömer 45 dakikalık dinamik futbolu ile o kanadın şu an için değişmezi. Dileyelim de 45 dakikalık bir ekleme yapsın yarın oyununa. Mouche ise istiyor ama henüz yanında oynayanlarla pek anlaşamadığı görülüyor. İleri uçta ise Bobo yer alacaktır. Şota' nın forvet konusunda ki inadına geçen yıl tanıklık etmiş biri olarak bunu kestirmek zor değil. Emir' i tercih ederdim bu maçta.

Akhisar' ın kapalı defansını ancak gelebilecek erken bir gol açacaktır. Bunun için özellikle orta saha ve forvet hattına büyük iş düşüyor. Bilerek, sakin ama hızlı bir oyun ile gol bulabileceğimizi ve sonuca gidebileceğimizi düşünüyorum. Umarım beklediğimiz oyunu oynar ve sezonun ilk puanlarına kavuşuruz.

Benim bugün beklediğim muhtemel kadro;