30 Ekim 2012 Salı

İyi ki Doğdun Bücür..

Düşün düşün boştur işin... Daha da iyi anlatılmazdı bu bücür. Futbolu futbol olduğu için sevenlerin kralıdır... Yeni neslin bilemediği, maçlarını uzaktan izlediği, hayatına anlam katmak için Messi ile kıyaslayamayıp kafaları yediği adam... İyi ki doğdun bücür. Nice yaşlara...

29 Ekim 2012 Pazartesi

Anlamsız Yargılar


Galatasaray maçından sonra yazdığım "Edep Ya Hu" başlıklı yazıya anlamsız yargılar ile yaklaşanlar oldu. Çoğu kişi Süleyman Hurma yı hedef gösterdiğimi düşünüp abuk subuk söylemlerle gerek Twitter dan, gerek mail yoluyla tepki gösterdi. Kısaca ne demek istedim açıklayayım.

Sezon öncesi transferlerde gerekeni yapmadığını düşündüğümüz Süleyman Hurma, takımı iyi motive edemediğini düşündüğümüz ve iyi bir hazırlık dönemi geçirmediğine inandığımız Şota, tribündeki taraftarı maçlardan uzak tutan, her fırsatta şehrin ya da taraftarın desteklemediğini iddia eden yönetim ve başkan, aldığı paranın hakkını vermediğine inandığımız, düşündüğümüz ya da bildiğimiz futbolcu, tribünde takımını desteklemek yerine ıslıklayan, yuhlayan taraftar. Bu kötü gidişatta birinin diğerlerinden hiç bir farkı yok benim nezdimde. Hepsi aynı derecede suçlu, aynı derecede günahkar. O yüzden benim yazdığım yazılara, kullandığım görsellere anlamsızca yargılar yükleyen arkadaşlarıma tavsiyem; oturun, şapkanızı önünüze koyun ve yazdıklarımı bir daha okuyun. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız...

27 Ekim 2012 Cumartesi

Edep Ya Hu


Yazıktır günahtır... Bu kadar acı çektirmeye hakkınız yok. Kimin eli varsa çeksin artık üzerimizden... Hanginize kızmamız gerekiyorsa ona kızıyoruz. Birazcık adam olan halden anlar... Edep Ya Hu...

Biraz yediğiniz ekmeğin hakkını verin... Veremiyorsanız da BSG... Üstüne alınması gereken herkes, yönetici, menajer, futbolcu, kim alıyorsa alsın ve bir zahmet gereğini yapsın...

Kazanır mıyız?


İşte çok bilinmezli bir denklem daha. Bu soruyu bu sene kendime kaç kez sordum hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey kaç kez sorarsam sorayım hiç net bir cevap veremedim kendime. Bugün de aynı durumdayım. Üstelik karşımızda ki rakip en iyi dönemimizde bile elimizden bir şekilde kurtulan Galatasaray. 

Bu sezon her iki takımda benzer problemler nedeniyle galibiyet almakta zorlanıyor. İki takımda orta sahada topa sahip olup, fazlasıyla pas yapan bir görüntü içerisinde. Aradaki fark ise biz pozisyon bulup atamıyoruz, Galatasaray ise gol atmak konusunda pek zorlanmıyor. Onların problemi de bizim gibi defans hattında. Kalelerine gelen her top tehlikeli ve gol olma yüzdesi yüksek. Onlar atıyor ama karşılığında yiyorlar. Biz atamadan yemek gibi bir alışkanlık edindik.

Galatasaray bu sezon ligde 19 gol atarken kalesinde 12 gol görmüş. Kayserispor ise attığı 8 gole karşılık 16 gol yemiş. Son 7 senenin en kötü defans performansını sergilediğimizi söylemek zor değil.

Orta saha kurgusu bugün çok önemli. Rakibin önemli isimlerinden Melo, Semih ve Elmander forma giyemeyecek. Özellikle Elmander ve Melo' nun olmayışı rakibin ön alanda ki baskısını kırmak için avantaj. Elmander ve Umut ikilisinin olası baskısı hata yapmaya meyilli defans hattımızı çok zorlayacaktı. Şimdi o baskıyı sadece Umut ile kurmaya çalışacaklardır. Burak top peşinde koşmuyorsa fazla hareketli olmayı seven bir forvet tipi değil. Bu yüzden forvetlerinden sadece Umut' u baskı için kullanıp Burak' ı kazanılan toplara koşu yapmakta kullanacaklardır muhtemelen. O yüzden orta sahanın defansif yönünü ağır tutmalıyız. Mesela benim kafamda oluşturduğum 11' de Salih 3. stoper olarak defansın arasına girebilir. 

Neyse, bizde eksik yok. Gs' nin oyun anlayışı dikkate alındığında kesinlikle orta sahayı sert tutmalıyız. Riveros'un yanında topa daha sert giren Salih ve at ciğerine sahip Abdullah' ın yer alması bir ihtimal orta saha üstünlüğünü ele almamızı sağlayabilir. Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi Salih defansif anlamda geri dörtlüye daha çok yardımcı olma şansına sahip olacaktır. Topa çok sahip olup öne doğru pas yapabilirsek ve öndeki ayaklar daha becerikli olursa gol buluruz. Mouche' ye sağ kanatta çok iş düşüyor. Eboue' nin son bir kaç haftadır süregelen formsuzluğundan yararlanabilmesi çok önemli. İleride top tutma ihtimalimizin düşük olduğunu düşünürsek topu orta sahada tutup ileri çabuk oynamalı ve mutlaka hızlı ayaklarımız ile kale önünü çabuk bulmalıyız. Oraya kadar gidersek karşımızda ki tek engel muhtemelen Muslera olacaktır. Çünkü Gs defansının durumu da en az bizim defansımızın durumu kadar içler acısı.

Prosinecki henüz takımı tam olarak tanımıyor. TT Arena dan alınacak sonuç ne olursa olsun hocaya kızılacağını sanmıyorum. Rakibin ŞL dahil son 6 maçında galip gelemediğini, 11 gol yiyip sadece 2 gol attığını, kısaca bizimle benzer bir durumda olduğunu hatırlatıp takımı desteklemek gerektiğini unutmayalım. Ne olursa olsun bu takım bizim ve destek konusunda her zamankinden daha istekliyim...

Benim kafamda oluşturduğum ve sahada görmeyi arzuladığım kadro aşağıdaki gibi. Hoca nasıl bir sistem ile çıkar maça bilmiyorum ama bir şekilde puan almak istiyorsak oyunu en kötü ihtimalle orta sahada tutmalıyız. Bunun içinde elinde olan ve sert oynamayı seven futbolculara ihtiyacın var. 


26 Ekim 2012 Cuma

Adaletine Tüküreyim PFDK



Süper Lige yükseldik yükseleli bırakın saha kapatma ya da seyircisiz oynama cezasını, doğru dürüst para cezası almayan bir kulüptü Kayserispor. Sırf bu bile ceza verirken adam gibi bir indirime bahanedir.

Devre arasında yaşanan ve asıl sorumlusu Güvenlik Elemanları olan bir olay nedeniyle fırsatını bulur bulmaz tabir-i caizse Kayserispor’a geçirmeye çalışan zihniyetin benliğine ve fikriyatına tükireyim.
Yaşanan olayları elbette tasvip etmiyoruz. Yani koltuk kırmanın, işi holiganlığa götürmenin kimseye bir kazancı olmadı. İki arkadaş nezarethanede sabahladı, koltuklar kırıldı, seyircisiz maç cezası verildi vs. vs.

Olayın başlangıcında Güvenlik Elemanlarının kendilerini Red Kit sanıp kasabanın şerifliğine soyunmaları var. Arkadaşlar kendi kafalarına göre tribünden adam almaya çalışıp, ortalığı germek adına elinden geleni arkalarına koymadılar. Tribündekiler ise biraz cahillik, biraz sahiplenme duygusu ile arkadaşlarını vermeme çabasına giriştiler ve olayın iyice yörüngeden çıkmasına neden oldular.

Velhasıl-ı Kelam bir olay yaşandı. Bu olay devre arasında meydana geldi, ligin en vukuatsız takımına ve onun taraftarına bu olay nedeniyle 1 maç seyircisiz oynama cezası verildi. Yazıktır günahtır. Sırf takımın PFDK siciline bakıp bu cezanın ağırlığına kanaat edebilirsiniz…

Kayserispor ne zaman Demirören aleyhine tavır koydu o gün bu olaylar yaşanmaya başladı. Dilerim bizim yönetimin Demirören karşıtı tavrı bu cezalarla örselenmez…

22 Ekim 2012 Pazartesi

İdman Raporu


Öncelikle geciken rapor için özür dileyerek başlayalım. Bazı nedenlerden dolayı geciktirdik yazıyı... Bizim Horanta ile birlikte hem idman izlemek, hem hocaya hoşgeldin demek, hemde doğum günleri geçen Riveros ve Mouche' yi kutlamak amacıyla tesislere gittik. Öncelikle ziyareti ayarlayan sevgili Mehtap Şahin kardeşime selam olsun ve teşekkür ederim.

Biz tesislere girdiğimizde idman başlamıştı. Oysa idman saati bize 17.00 olarak bildirilmiş ve bizde 16.55 de tesislerde olacak şekilde gitmiştik. Vardığımızda hocanın futbolcuları etrafında toplayıp konuştuğunu gördük. İdman biz varmadan 20 dakika önce başlamış meğerse. Takım tam kadro idmandaydı. Milli takımda olan oyuncularımızın da takıma katılmasıyla eksiksiz bir çalışma izledik.

Hocanın idman öncesi yaptığı toplantıda ne konuşuldu bilmiyorum ama idmanda konuşmanın etkisiyle midir nedir futbolcularımızı çok istekli gördüm. Bunda biraz da hocanın gözüne girme telaşı olduğunu söyleyebiliriz.

İdman tam sahada düz koşu ile başladı. Koşunun ardından hoca takımı dörde ayırdı ve 7' ye 2 top kapma idmanı yaptılar. Hoca bizim önümüzde ki grupta yerini aldı ve oyuna katıldı. Futbolculuğundan hiç bir şey kaybetmediğini attığı paslarla gösterdi. Her top kaybettiğinde de futbolculardan birini ortaya gönderdi. :)

Sonrasında iki gruba ayrılan futbolcular sürat koşusu yaptılar ve çift kale maça geçildi. Çift kale de hoca özellikle geride pas yapıp defans arkasına top atma üzerinde çalıştırdı takımı. İzlediğim kadarıyla defanstan kurulan oyun, 6-7 pasın ardından defans arkasına koşu yapan forvet elemanlarına uzun toplar atılarak açılıyordu. Açıkcası başarılı olduklarını düşündüm.

Futbolcuların idmanda neşeli ve istekli halleri dikkatimi çekti. Biseswar ve Navarro A takımla çalıştı. Hoca Biseswar'ı sağ kanatta, Murat Bildirici' yi sol kanatta denedi. Murat Bildirici için olumlu cümleler kurduğunu duyduk. Umut Sözen için de benzer şekilde olumlu sözler duyduk. Teknik olarak Cangele ile takımın en iyisi olduğunu özellikle vurguluyormuş hoca. Tek sıkıntı orta yuvarlağın iki yakasından ne geri ne ileri gitmediği yönünde.

İdman sonunda Mouche ile Riveros için doğum günü pastası kestik. Eğlendiler ve pastayı çok beğendiler. :) Furbolculara pasta yedirdikten sonra hocanın Hoşgeldin pastası kesildi ve pasta kesiminin sonunda da muhabbet etme fırsatı yakaladık. Herşeyden önce Kayseri'de ve Kayserispor'da olmaktan çok mutlu olduğunu, hedefleri olan bir kulübe geldiğini ikişer kez vurguladı.

Elinde ki oyuncular ile lige devam edeceğini, ihtiyaç olursa devre arasında takıma takviye yapabileceklerini, eldeki oyuncuların genç ve kaliteli isimler olduğundan bahsetti. Taraftardan bu süreçte destek beklediğini vurguladı. Bizim Horanta' dan Muzaffer Şahin' in " bizim taraftarımız başarıya endeksli, ilk maçta hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz " uyarısını ise " sorun değil. " diye karşıladı.

Özetle dostlar, idman ortamından, futbolcuların arzusundan, hocanın çalışma sisteminden edindiğim izlenim olumluydu. Şota'nın idmanlarını görmüş biri olarak Prosinecki'nin idmanlarının daha eğlenceli, verimli ve hareketli olduğunu söyleyebilirim.

İşte bizim gözümüzden idman bu şekilde. Çalışma yapıldı, pastalar kesildi, muhabbetler edildi, fotoğraf ve video çekimleri yapıldı, umutlu ve mutlu şekilde yarın ki maç beklenilmeye başlandı... Hayırlı Olsun...

Dip not: Hocanın Mırat Bildirici ile ilgili yorum ve beklentilerinin yüksek olması genç kardeşimizde çalışma azmini artırmış. İdman sonunda bir tek o sahada kaldı ve tek başına çalışmaya devam etti. Takdir ettim çocuğu...

18 Ekim 2012 Perşembe

İntikam Soğuk Yenen Bir Yemektir..


Her fırsatta camiaya çelme takmaya uğraşıyorlar... Kimden bahsettiğimi anlatayım size. Bir zamanlar kulüpten içeri girerken " kötü bir şey yazmasınlar " diye sırtları sıvazlananlar, şimdilerde bu ilgiyi göremiyorlar malum. Hepsine tesislerden içeri girerken İCAZET ALMA zorunluluğu geldi, eskiden sırtları sıvazlananlar şimdi önlerini iliklemek zorunda kalıyorlar. İşte onlar bu çelmeciler...

Her neyse. Bugün Prosinecki gibi adını dünya futbolunun sayfalarına altın harflerle KAZIMIŞ bir adam Kayserispor kulübünün başına hoca olarak getirildi. Bu büyük olayı " nasıl gölgede bırakırız? " sorusuna cevap arayan o güruh ortaya bir iddia attı. İddia gündeme geldiğinde basın toplantısı için hazırlıklar yapılıyor, Prosinecki, ismi ile, futbol geçmişi ile kamuoyunun huzuruna gelecek. Birden pat diye ne idiğü belirsiz bir menajer ( ki menajerlik selahiyeti var mı bilmiyorum, TFF kayıtlarında futbolcu temsilcisi olarak görünmüyor. ) ortaya çıkıyor ve iddiaları gündeme getiriyor.

Diyor ki Barış Ekici isimli vatandaş; " Süleyman Hurma yaptığı gurbetçi transferlerinden komisyon alır, transferleri Ertan Göksu ile birlikte yapar, getirilen oyunculara baskı yapılarak menajerlikleri Ertan Göksu' ya devredilir... Yapılan transferlerden komisyonlar ise Süleyman Hurma ve Ertan Göksu arasında paylaşılır... " vs. vs.

Az çok tanırım Süleyman ağabeyi. Tok adamdır, Allah' tan korkan adamdır. Ekmeğini yediği kulübe küçükte olsa madik atacak yapıda olduğuna inanmıyorum, kimse de beni inandıramaz. Ama şunu söylerim. Gurbetçi transferi konusunda savruktur. Önüne geleni faydalı olur, olmaz düşünmeden transfer eder. Ama bu transferlerden komisyon aldığını göstermez. Süleyman abinin bu tarz bir girişimde ve eylemde bulunmayacağına şahsım adına itimadım tamdır ve güveniyorum... 

Ama işin ikinci yönünü saklı tutuyorum ki orası da " BEŞER, ŞAŞAR..." İnsan oğlunu tam tanımanın imkanı yoktur. Beklemediğin yerden vurur. Kefil olduğum kişiyi tenzih ederek kurdum bu cümleyi...

Yalnız bu haber niye bugün gündeme geldi, haber yapılmadan önce iddianın diğer tarafını oluşturan kişiye neden sorulmadı, iddianın gerçekliği neden araştırılmadı, yürek mi yetmedi yoksa bu önemli gün heba edilmek mi istendi? İntikam almak için neden bu gün seçildi? Bunlar benim kafamda dönen tuhaf, egzantirik, afilli ve de aerodinamikli sorular.

Haberi yapan arkadaş mutlak suretle yazıdan haberdar olacaktır. Eğer verebileceği bir cevabı var ise buradan da seve seve yayınlamaya hazırız. 

16 Ekim 2012 Salı

Balık Baştan Koktu...

Ne oldu şimdi? Nasıl gidiyoruz Brezilya' ya? Pardon, gidebiliyor muyuz Brezilya' ya? Ne demişti AMK Alex' in ardından? " Güle Güle Alex. Biz gelemiyoruz... " 


Balık baştan koktu aga... Bu dakikadan sonra derin dondurucu da, buzdolabı da etki etmez... Geçmiş olsun... Yeniden yapılanma şart(!) 

Ne İyi Ettin de Doğdun Be Adam...


Her şeyiyle tam bir profesyonel. Forma giydiği her saniyede kazandığı parayı sonuna kadar haketmeye çalışan ve hakeden örnek profesyonel. Cristian Nunez Riveros. Adamın dibi :) 

Ne iyi ettin de doğdun be adam, ne iyi ettin de Kayserispor' lu oldun. Nice uzun ve başarılı yıllara. 

Dedik ya. Forması için kanını akıtan futbolcu candır... Hatta sen biraz daha fazlasın...

Messi ve 8 Yıl


İstatistik nedir sorusunun cevabını Messi veriyor. Fotoğrafı gündeme getiren dostum Totti Blog' a selam olsun...

Yakında Bana da Sarar mısınz?


Erciyesspor taraftar sitesi olan Erciyessporum.com  bugün bir haber yapmış. Haber de burada. Aslına bakarsanız başlığı okuyunca ne tarz bir şey yazdıklarını az çok tahmin ettim. Ama gel gör ki yazının içeriğini gördükten sonra kimin provakatör olduğunu net bir şekilde anladım. 

Kendi akıllarınca bir dünya neden saymışlar. Kapalı Kale' nin Kayserispor formalı stada girişinden tutun da, Mersin ve Sivas takımlarına laf söylemelerine, taraftardan göya ayrı oturmalarına kadar. Kendilerine göre haklıdırlar da şimdi ben o arkadaşlara soruyorum. Kayserispor' un maçlarına gelen Erciyesspor formalı kardeşlerime bende mi çıkışayım. Gelmeyin mi diyeyim? 

Sivas ve Mersin' e laf atılmış, kendi ligleri ile alakaları yokmuş. Mersin' in Süper Lig' e çıktığı sezon evinde yendiğimizde ben o tribündeydim. Yemediğimiz hakaret küfür kalmamıştı. O zaman bir çok Erciyesspor' lu feryat figan ediyorlardı. Şimdi ne oldu da Mersin' i savunasınız tuttu? Sivas taraftarları sırf Kayserispor taraftarı ile kötü diye can ciğer kuzu sarması olmuşsunuz. Aynı Sivasspor' lular tribünlerinde " Komşu Kızı, Hanımın Çiftliği, GAYseri " pankartları açarken dip not düşmüyorlar "Erciyesspor taraftarlarını ayrı tutuyoruz" diye. Size de yapıyorlar aynısını. 

Ha elbette yapılan tezahürata karşıyım. Bunu geçen hafta Mersin deplasmanına gelen Kapalı Kale' lilere de ilk ağızdan söyledim. İşimiz rakip taraftar ile uğraşmak değil, takıma destek olmak ama kimse kusura bakmasın. Orası tribün. Bazı şeylerin ayarı kaçıyor ve engel olamıyorsun. Tribünü yaşayanlar bunu az da olsa bilir...

Neymiş, Kapalı Kale ayrı durmuşlarmış? Hayırdır? Doğu Alt komple Erciyesspor taraftarına ayırt edilmedi mi? Oradaydılar işte. Nerede olacaklardı? Kendilerine Fahri Yönetim Kurulu üyeliği verilenlerle aynı sırada mı oturacaklardı? Evet yanlışları yok değil ama Provakatör demek, saçma sapan ithamlarla insanları suçlamak abesle iştigal.

Erciyesspor tribünlerinde bir güruh yemeyip içmeyip Kayserispor' a ve onun yönetimine aleyhte tezahürat yaparken de onları eleştirseydiniz ya... Onların o an oynanan maç ile alakası olmadığını söyleseydiniz ya. O zaman niye ve neden susuyorsunuz? Geçin bu işleri. Çuvaldızı kendinize batırmakla başlayın. İğneye de elbet zaman gelir.

Bir de o yazıyı kaleme alan arkadaşa sormak istiyorum? Hangi gün Kayserispor' u desteklemek için bilet aldın da tribüne geldin. Ben cevabını tahmin ediyorum. Bu yönetim, bu menajer gitmeden önce gelmezsin değil mi? Tamam. Devam et sen. Bizim için kişiler değil kurumlar esastır. Geçen yıla kadar 6 ayda bir yönetim ve hoca değiştirirken de biz Erciyesspor için hep iyi düşündük, bugün de iyi düşünmeye devam ediyoruz.

Kullandıkları görsel ile ilgili hiç konuşmuyorum. Değmez bile... Kınıyorlarmışmış... Oturun önce, hala bölücülük peşinde olduğunuz için kendinizi kınamakla başlayın işe. Bu şehri sizin zihniyetinizde ki insanlar bu hale getiriyor. Erciyesspor 3-5 bine, Kayserispor 3-5 bin kişiye mahkum kalıyor. Önünüze bakın. Şapkanızı koyun biraz düşünün.

Kapalı Kale' lilere tavsiyem. Erciyesspor' u iyi gün, kötü gün demeden desteklemeye devam edin. Ama işi taraftarlık boyutunda tutarak. Sizlere yakışanı yapacağınızdan eminim. Erciyesspor' un da bizim şehrimizin takımı olduğunu herkese, dosta ve düşmana bir kez daha, elinizden geldiğince gösterin... Birilerini bu konuda devamlı suretle rahatsız etmeye de devam edin. Onlar rahatsız oldukça bizim memleket sevdamız katlanıyor...

Bu arada merak ediyorum? Bana ne zaman saracaksınız Erciyessporum.com Sabırsızlıkla bekliyorum... Malum bende Kayserispor taraftarıyım ve Erciyesspor maçlarına Kırmızı - Sarı formamla, hemde göğsümü gere gere geliyorum...

Kafası Kırık Adam.



Bizim jenarasyon ( bu lafı da çok kullanmaya başladım ama ) son zamanlarını hatırlar Prosinecki reyizin. Parlak dönemlerinin bir kısmını ya gördük ya görmedik ama ismi çoğu futbol sever için fenomendir. Türkiye' ye gelmiş hocalar içinde en kariyerlilerinden biri... Real Madrid, Barcelona, Sevilla, Dinamo Zagreb, Kızılyıldız ve Portsmouth gibi takımların formasını giymiş, Yugoslav ve Hırvat Milli Takım formalarını terletmiş, bir çok başarının altına imza atmış biri. 

Ama gördük ki ne kadar iyi futbolcu olursa olsun bazen teknik direktörlük kariyerleri istenildiği gibi gitmiyor. Çok basit örnekler var önümüzde. Şota ile başlayabiliriz mesela. Ya da Hagi örneğini gösterebiliriz. Maradona gibi bir adam hoca olarak çalıştırdığı takımdan kovuluyor. Bu işte biraz beceri, biraz da sanırım şans gerek.

Kayserispor kalkınmaya başladığı 2004-2005 sezonundan bu yana teknik adam konusunda hep genç, geleceği olduğunu düşündüğü ve yönlendirilebilir isimlere yatırım yaptı. Ertuğrul Sağlam ile çıkılan yolda Tolunay Kafkas ve Şota Arveladze tercihleri hep bu sistemin sonuçlarıydı. Prosinecki ise sayılan isimlerden biraz farklı mizaçta. 

Her şeyden önce onun futbolculuk yaşantısında gördükleri ve başından geçenler daha önce teknik adamlığımızı yapan isimler arasında sadece kısmen Şota' da var. Ki bu Prosinecki' nin yanında çok az. Bir diğer husus Prosinecki 4 yıllık Hırvat Milli Takımı yardımcı antrenörlüğünden sonra 2 yıla yakın Sırbistan' ın bayrak takımlarından olan Kızıl Yıldız' ın teknik direktörlüğünü yaptı. Ve burada çokta kötü olmayan işlere imza attı. 

Takımı son iki sezonu Partizan' ın arkasında ikinci bitirdi ve Avrupa Kupalarına katıldı. Kızılyıldız ile toplamda 63 maça çıktı, 44 galibiyet, 10 beraberlik ve 9 mağlubiyet aldı. Futbol anlayışı olarak hücum futbolunu sevdiğini verdiği demeçlerde paylaşmışlığı var. Saha kenarı performansı biraz Yılmaz Vural' ı andırıyor. Oyunun içinde olmayı tercih ettiği her halinden belli. Bu özellikleri ile diğer hocalarımızdan ayrılıyor Prosinecki. 2 yıl da olsa bir kulüp kariyeri var ve yukarıda ki istatistikler çokta kötü görünmüyor.

Taraftarın beklentileri bir yerde boşa çıktı. Çoğumuz yine yönlendirilebilir, hocalık kariyeri sallantıda veya hiç olmayan bir isim bekliyorduk. Umutlu olanlar ise gerçek anlamda tecrübeli bir ismin başa getirilmesini istiyor ve hayal ediyorlardı. İkisinin ortası oldu. Taraftarda ki genel kanı şu an için olumlu. En azından Prosinecki' nin otoriter olacağından ve tabir-i caizse çiftliğe dönen tesislerde bir disiplin sağlanacağından çoğu emin. Ben de onlardan biriyim.

Allah utandırmasın diyorum. Kafası kırık adamın saha kenarında ki ilginç gol sevincinin görüntüleri ile satırlarıma son veriyor, Yılmaz Vural' a rakip olarak bir hoca bulduğumuzun altını çiziyor ve hocaya Büyük Kayserispor ile uzun ve başarılı yıllar diliyorum...



14 Ekim 2012 Pazar

Erci"YES"


Takım çok iyi gidiyor. İnanmış bir ekip görüntüsü çizmeye devam ediyorlar. Eksikler yok değil, mutlaka var ama bir şekilde kapatılıyor, yamanıyor ve yola kalınan yerden devam ediliyor. Sonra başarı kaçınılmaz.

Osman hocanın saha kenarındaki arzusu görülmeye değer. Maçın her saniyesinde oyunun içinde. Hakeme itirazdan tutun, arkadaşlarını teselli etmeye kadar. Bir diğer artısı oyuna müdahale konusunda çok etkili. Bugün oyuna sonradan aldıkları değil, 10 kişi kalan takımına verdiği taktikle maçı garantiye aldı.

Sizi bilmiyorum ama Behram kalede bana güven veriyor. Soğukkanlı tavrı, oyunu başlatırken ki sakinliği, önündekilerle diyaloğu, hava toplarında ki etkinliği takımın defansif anlayışında ve golsüz maçlarda etkili oluyor.

Hanni sezona kötü başladı ama bugünkü oyunu ile geri dönüş sinyali verdi. Gohou sakatlıktan kurtulduktan sonra sezona başladığı yerden devam ediyor. Ben Gohou' nun transfer haberini duyduğumda eleştirmiştim ama bu sene eleman gol atmaktan çok attırmaya odaklanmış durumda ve bu işi iyi yapıyor. Fiziki problemleri var. Kondisyonunu biraz daha yükseltmesi şart. Alaattin ve Ragip kesinlikle orta sahayı toparlamış durumda. Ragıp' ın özellikle ilk yarıda ki oyunu görülmeye değerdi.

Emrah Bozkurt kenarda oynadığı zaman çok etkili olamıyor. Bugün de öyleydi. Kenan istiyor ama iki, üç haftadır etkisiz. Ama takım oyunu bu eksikleri kapatmış durumda.

Tuna' nın yokluğunda Volkan sağ bekte çok etkili olamadı. Hem ofansif, hem defansif anlamda Göztepe' li Halil ve Rodriguez karşısında etkisizdi. Tuna' nın hızını aradık açıkcası.

Erciyesspor haftayı averajla da olsa lider olarak kapattı. Sonra ki hafta Samsunspor deplasmanı var. Dilerim bu çizgilerini bozmadan ve gümbür gümbür bir galibiyetle döner, liderliği perçinlerler...

Vay Arkadaş...


Felix Baumgartner kendisini 39 Km yukarıdan, Stratosfer tabakasından, anlayacağımız dille Uzay dan boşluğa bıraktı. Özel yapılmış bir balonla 2.5 saatte 39 Km ye çıkan Felix, hazır olduğunda kendini dünyanın kucağına bıraktı. 5 dakika boyunca düştü, düştü, düştü ve ABD' de, New Mexico' da, Rooswelt Hava Üssü yakınlarında bir yere indi. 

Heyecanlandık, imrendik ve hatta bunu bir " Türk yapsaydı ......... olurdu. " diye espriler yaptık ama adam hiç birini duymadı ve adını tarihe yazdı... Helal olsun...

13 Ekim 2012 Cumartesi

Birisi "Kurumsalız" mı Dedi?


Çoğu yönden takdir edilecek bir kulübüz kabul. Mesela iyi pazarlık yapıyor, olağandışı paralarla futbolcu satıyoruz.Genç futbolculara önem veriyor, ligin en genç kadrolarını kuruyoruz. Yurt dışında inanılmaz bir scout ağına (!) da sahibiz. Avrupa' da her ülkede genç gurbetçilerimizi izleyip Kayserispor' a rapor sunuyorlar ve kulüpte bunu değerlendiriyor. Ama biz kurumsal değiliz. İşin acı tarafı bu.

Resmi sitemiz doğum günü kutlamalarından, maç fikstründen ve hakem atamalarından ibaret. Ha birde arada sırada yapılan " görüşmedik, satmadık, etmedik, yapmadık. " duyuruları var. Onun dışında bildiğiniz 13. sınıf internet sayfası. Geçtiğimiz sezon sonlarındaydı yanlış hatırlamıyorsam sade bir makyaj yapıldı ve taraftarın hizmetine (!) sunuldu. 

Kurumsal olarak sosyal paylaşım sitelerinden yararlanmayı bırakın, aklımıza bile getirmiyoruz. Hiç bir sosyal ağ ile ilgimiz yok. Taraftarı, basını bilgilendirme işini haftada, on günde bir yapılan konuşmalara, toplantılara bağladılar. Biseswar Gençlerbirliği maçının hemen sonrasında kadro dışı bırakılıyor, kamuoyuna tam 10 gün sonra açıklanıyor. Sadece Biseswar' ın durumu değil. Navarro yeniden A takıma alınıyor bizler bunu Twitter' dan, internet sitelerinden öğreniyoruz. Ne bir idman, ne bir maç görüntüsü yayınlanıyor. Süper Lig takımlarının hepsinde idman günlükleri, idmanlardan notlar yayınlanıyor, bizler idman izlemeye gitmek isteyip kulübü aradığımızda telefonlarımıza odacı ablalarımız bakıyor, idmanlardan haberleri olmadığını söylüyor. Taraftara yönelik zerre bilgilendirme yok. Her takım sosyal ağlardan azami faydalanırken bizler ağzımız açık onları izliyoruz. Çok mu zor asgari ücret+Sigorta ile bilgisayardan anlayan iki tane genci internet bağlantısı olan bir bilgisayarın başına oturtup bunların yapılmasını sağlamak? Biz değil miyiz binlerce lirayı olur olmaz adamlara bağlayan?

Kendi çocuklarımıza, yakınlarımıza takımımızla ilgili küçücük hediyeler alamıyoruz. Ağızları açılınca Store' dan  zarar ederiz diye konuşuyorlar. 3,4 yıllık sözleşmeler imzalayıp, ilk senesinde gönderdiğimiz futbolcuların maliyetlerine hiç açılmasın beş tane Store açılırdı. Bizler beş tane de istemiyoruz. İnanın şimdilik bir tanesi yeter. 

Orduspor Süper Lig' e yeni çıktı sayılır. Başlarındaki yönetim ileriye dönük atımları o kadar sağlam atıyorlar ki. En son icraatleri ise Orduspor Tv yi hayata geçirmek oldu. Bu yaptıkları en büyük yatırım. Bizler bırakın Resmi Tv kanalını, başkanın ve yönetimdekilerin sahibi olduğu kanalda doğru dürüst Kayserispor haberi yapamıyoruz... 

Özetle soruyorum dostlar... Birisi Kayserispor' dan için "Kurumsalız" mı dedi? Eğer dediyse otursun bir daha düşünsün o zaman...


12 Ekim 2012 Cuma

Kısmetse Hedef 2016


Valla öyle... Hani alıştık ya her turnuva öncesinde bu cümleye. Daha 3. maçın sonunda hiç üşenmeden kurabiliyorum gördüğünüz gibi... Haksız da değilim sanırım. Yani sahada oynanan futbolu, oynayan futbolcuyu, oynatan hocayı, bu futbolun oynandığı sahayı görünce haksız olmadığıma inanıyor, hedefimi bir 4 sene sonrasına götürüyorum.

Hasan Ali, Ömer Toprak, Semih ve Gökhan Gönül' den kurulu defans tamamen kendisini pikniğe odaklamış. Sağdan Gökhan, soldan Hasan ileri uçtaki arkadaşlarından çok hücuma çıkıyor, yaptıkları her orta, verdikleri her pas rakipten dönüyor ve bunların %80' i kalemize kadar geliyor, bir birinin kademesine giren, bir birinin açığını kapatan kimseyi sahada ve asli görev yerinde göremiyoruz. Orta saha desen Allah' a emanet. Ne yaptığını bilmeyen bir Hamit, ne yaptığını bilen ama yaptığı şeyin ne anlama geldiğini anlamayan bir Topal, arkasını rakibine her döndüğünde " kurşun yedim, sol yanımdan " türküsü ile kendini yerlere bırakıp, toprak dam yuvarlar gibi yuvarlanan Emre, az biraz mücadele eden, arkadaşlarını ve tribünü gaza getirmeye gayret eden ama pekte beceremeyen bir Arda. Orta sahadan tek bir organize atak yapamadan 90 dakika bitirdik, tek isabetli şutu kornerden Umut' un kafası ile bulduk. Daha ne konuşalım ki?

Abdullah hoca kendisi için oluşturulan olumlu ılık rüzgarı, arkasından esen Katrina kasırgası sanıp asıl yapması gerekenden farklı şeyler yapmaya başladı ve bir anda alabora oldu. Güvenilmesinden ve beklenilmesinden yanayım ama eğer ki bu baskıyı kaldıramayacak, kendisinden öncekilerin bıraktığı maziye ve mirasa sahip çıkıp, değişiklik yapmayacaksa kusura bakmasın... Milli saydığımız değerlerin yerelliğine inanmaya kaldığımız yerden devam ederiz.

Rumen'ler ise berbat zeminde defanstan oyun kurup, biz ayağımıza topu her aldığımızda topa baskı yapıp, ayağımızdan o topu rahat çıkarttırmayıp, ne istedilerse bize yaptırıp, kalecinin yaptığı hata ile golü bulup, Razvan Rat ile kanat defansı nasıl yapılır ve kanat hücumuna geriden nasıl destek verilir dersini verip ilk uçakla memleketlerine, belkide bizim soyup yiyemediğimiz portakalı soymaya ve yemeye gidiyorlar. 

Ama Rıdvan diyor ya; " Rumenler iyi takım değil, kaliteleri yok... " Tabii Rıdvan' ın puan tablosundan, atılan ve yenilen gollerden haberi yok. Hatırlatalım... 


Malik Fathi' nin Milli Takım Seçimi.


Mainz 05' den kiralık olarak takıma kiralık olarak kazandırdığımız Malik Fathi 8. haftadan itibaren Türk statüsünde oynayacak. Süleyman Hurma bu açıklamayı yaptıktan sonra şu ifadeyi eklemiş.Malik Fathi Türk Milli Takımında oynamak istiyor. 

Normal şartlarda ben oynayamayacağını iddia ediyordum. Ama Fifa' nın Milli Takım Seçimi ile ilgili maddesini okuyunca ve çevirisini yaptırınca işin boyutu değişti benim için. Madde de geçen ibarenin İngilizcesi ve tercümesi şu şekilde.
a) He has not played a match ( either in full or in part ) in an official competition at "A" international level for his current Association, and at the time of his first full or partial appearance in an international match in an official competition for his current Association, he had already had the nationality of the representative team for which he wishes to play.
a) Futbolcu Uluslararası düzeyde bir Resmi Maçta (tamamen veya kısmen) forma giymediyse milli takım değiştirme hakkına sahiptir ve ilk resmi maçi oynadığı sırada değiştirmek istediği Federasyonun vatandaşlığının bulunması gerekir.

Bu da ibarenin fotoğraf hali.. 

Benim aklımda kalan maddede ise " resmi ya da özel maç farketmeksizin bir ülkenin A Milli Takım formasını giyen futbolcu başka ülkenin Milli Takım formasını giyemez... " şeklindeydi.

Malik Fathi Almanya A Milli Futbol Takımı ile 2006 yılının Ekim ayında Gürcistan' a karşı oynanan hazırlık maçında sahaya çıkmıştı. Dolayısıyla Malik Fathi' nin oynadığı resmi bir maç yok. İşte bu noktada Fifa' nın kuralı gösterdi ki Malik Fathi 100 fırın ekmek yer, performansını yükseltir ve tabii Türkiye' de oynamayı tercih ederse (!) Milli Takım forması giyebilir...

Haydi hayırlısı... Umarım çok çalışır ve hem kulüp için hem de Milli Takım için çok başarılı maçlar çıkartır da ben şu 100 fırın ekmek konusunda özür dilerim...

11 Ekim 2012 Perşembe

Yazmamış Olmayayım...


Neden Süleyman abi neden? Neden hala kimseyle anlaşmadınız? Hadi anlaşamadığınız kısmını geçtim. Neden hala hiç kimseyle oturup konuşmadınız? Neyi bekliyoruz? İcazet almanız gereken birisi de yok bildiğim kadarıyla. Çünkü içerde size güvenen kişilerle birlikte çalışıyorsunuz...

Yine açıklama geldi. Der ki açıklama da; " Kayserispor Kulübü kendi gelenek ve vizyonuna uygun bir teknik direktör ile anlaşacak ve takımı ona emanet edecektir. " 

Bu kez geleneklerimizden vazgeçelim... Bu sefer vizyonumuzu daha genişletelim. Bu sefer tüm futbol kamuoyunu yaptığımız seçimle dumur edelim. Bu sefer işin ehlini, ustasını, en azından bu ülke futboluna uygun sistemleri düşünen ve gerçekten başarılı olma ihtimali yüksek hocaları düşünelim...

Taraftar olarak ricamız, arzumuz ve beklentimiz takımı gerçekten ayağa kaldıracak, boşluğu dolduracak ve en önemlisi tecrübesi ile taraftara umut, takıma güven verecek bir ismin hoca olarak başa getirilmesi. Lütfen ve hatta ne olur, artık birileri ile görüşün, birileri ile anlaşın... En azından taraftarı umutlandırın. 

Hatırlarayım;

Bazen hayal kırıklıkları, umutsuzluklardan iyidir... Ve bizler şu anda işin umutsuzluk tarafında seyir halindeyiz...

8 Ekim 2012 Pazartesi

Kafam Karıştı...


Şota Kasımpaşaspor ile 4.5 yıllık anlaşma sağlamış. Hayırlı olsun demekten başka bir şey gelmiyor elden. Ama soru işaretleri var kafamda. 

Şota' nın istifasının üzerinden henüz bir hafta geçmişken Kasımpaşa ile anlaşması, anlaşma sonunda yaptığı açıklamalarda Kasımpaşa' dan için " hedefleri beni çekti " cümlesi, Kasımpaşa' nın elle tutulur bir başarısı olmayan Şota'yı tercihi vs. vs. 

Ama ne olursa olsun hocanın iyi niyetinden şüphe etmemek, karakterine kafamdan geçenleri yakıştırmamak istiyorum. Yolu, bahtı açık olsun...

5 Ekim 2012 Cuma

Se(a)çma Seçimler.


Mersin deplasmanına Ertuğrul Seçme hoca ile gidiyoruz. Bana kalırsa saçma bir tercih. Her ne kadar Van Der Lem' in gelişinden sonra A2' de düzelme meydana gelse de geçen yıl ki A2 takımını ve durumunu düşündükçe Ertuğrul Hoca' nın A takıma hiç bir şey veremeyeceğine inanıyor ve de düşünüyorum. Ki Sancaktepe maçında bunu çok net gördük. Görmeyenlere Dünya Göz Hastanesinden göz muayenesi benden... Neyse mevzuya gelelim.

Süleyman Hurma iki gün önce bir açıklama yaptı ve dedi ki; " Hiç bir hoca ile görüşmedik. " Ben de şimdi buradan soruyorum." Süleyman abi. Neden görüşmediniz, görüşmeniz gerekmiyor mu? Takımın durumu harika da ondan mı görüşmediniz? Kaybedilen her dakikanın önemli ve anlamlı olduğunu bilmiyor musunuz? " Biliyorsunuz muhtemelen... Ve hatta görüştüğünüz isimlerde mevcuttur. 

Neyi saklıyor ve neden saklıyorsunuz? Taraftarı umutlandırmak için Abdullah Ercan ismi yetmiyor. Hayır bunu bilin diye söyledim. Eminim siz Abdullah Ercan ile görüşmediniz(!) ama biz yine, yeni ve bir kez daha taraftarın aklından geçenleri sizlere iletelim. 

Beşer, şaşar... Belki denk gelir yazıyı okursunuz...

3 Ekim 2012 Çarşamba

Stajyer!


Dünden beri süregelen bir stajyer hoca muhabbeti var aramızda. Bugüne dek ağzımdan hiç stajyer kelimesi çıkmadı ama şimdi söylemek istiyorum. Stajyer gelecekse ahanda bu gelsin. Başka stajyer istemiyorum. :) Yanlış anlamayın dostlar.. Bana bir faydası yok. Ben evli barklı adamım ama en azından tribünlere renk gelir... Duyan gelir. :)

2 Ekim 2012 Salı

İletişim Adreslerimiz



Bize ulaşmak için aşağıda ki iletişim adreslerimizi kullanabilirsiniz... 

Mail Adresimiz : mrt@kayseri.net
Twitter             : @HucumHatti
Facebook         : Hücum Hatı

Güle Güle Hocam...


Zor bir ayrılık. Hem Şota' nın güzel insanlığından kaynaklı bu zorluk, hem de yıllardır alışık olmadığımız bir ayrıntıdan. Biz Ertuğrul Sağlam ile başlayan süreçten bugüne kadar hiç sezon ortasında teknik direktör değişikliğine gitmedik. Bu konuda da istikrarlı olduğumuzu her ortamda söyledik. Ama bu kez olmadı.

Yeri geldi eleştirdik, yeri geldi inatçı dedik, yeri geldi futbol bilgisini sorguladık ama sorgulamadığımız ya da sorgulayamadığımız tek konu Şota' nın adamlığı, insanlığı idi. Hep sevecen, güler yüzlü, sahiplenen ve koruyan bir insan görüntüsü çizdi Kayserispor' da görev yaptığı sürede. Her maç sonrasında verdiği röportajlarda yaptığı kontralar yüzümüzü güldürdü, açıklamalarında taraftara karşı saygısını hiç yitirmedi. O yüzden özeldi. Başarısızlığı bizim alıştığımız şekilde taraftara yüklemedi. 

Oysa ki bizim kulüpte alışılagelen bir sistemdir " Başarıyı sahiplenip, başarısızlığı başkalarına yüklemek. " O bu tabuyu yıktı. Başarıyı kendinden önce oyuncularına ve taraftara bağladı. Başarısızlıkta da sorumlu aramadı. Suçu belki kendisinde de bulmadı ama sağa sola da çamur atmadı. 2.5 yıllık Kayserispor kariyerinde hakemler ile ilgili toplasanız 3-4 kez konuşmuştur. Bunun bizim ligimizde görev yapan hocalar incelendiğinde ne kadar önemli bir özellik olduğunu anlatmamıza gerek yok sanırım.

Gönül ister ki Şota kulüp bünyesinde başka görevlere getirilsin, Kayserispor' u kendisine yuva edinsin. Biz Şota geldiğinde kendi aramızda konuşurken hep istedik ki bizim Ferguson' umuz, Wenger' imiz olsun, adı Kayserispor ile ölümsüzleşsin. Olmadı şimdilik. Keşke olsaydı. Bu farklı görevlerle de sağlanabilir aslında ama kulübün ve Şota' nın tavrı nedir bilmiyorum.

Büyük adamsın. Teknik konularda çok eleştirdik, hatta zıvanadan çıkıp bir iki kez bırak bu görevi bile dedik ama kurduğumuz hiç bir cümle de senin adamlığına, kişiliğine ve davranışlarına laf etmedik, edemedik. Sen buna hiç izin ve fırsat vermedin. Yolun ve bahtın açık olsun. Evet belki aldığın sonuçlar nedeniyle çok iyi hatırlanmayacaksın camiada ama kişiliğin ve 10 numara adamlığın hep dilimizde ve gönlümüzde olacak. Güle Güle Hocam...



1 Ekim 2012 Pazartesi

Büyü Bozuldu.


Artık hiç birimiz diğerini dinlemiyor, görüşlere tahammül edemiyoruz. Bu hale biz gelmedik, birileri tarafından getirildik maalesef. Suçlu aramaktan bir hal olmuşuz. Bunun adını ne koyarsak koyalım biz bir girdabın içindeyiz ve sürükleniyoruz. Bu girdaptan bizi çıkaracak o güçte yok şu anki durumda...

Mağlubiyetler, beraberlikler yani puan kayıpları elbette olacak. Ama biz diyoruz ki kaybediyorsan da Kayserispor gibi kaybet. Yaşıtlarım ve büyüklerim bilir. Bu takım çok daha büyük girdaplara girdi zamanında. Ama girdiği her girdaptan bir zaman sonra çıktı. Şimdi o ışığı görmek istiyoruz biz. Bir şekilde bu ışık bize gösterilsin ki dünden daha çok, daha bağıra çağıra Kayserispor diyelim. 

Bu demek değildir ki vazgeçtik. Hala bu armanın, bu formanın sevdalısıyız. Hala dün gibi, önceki gün gibi peşinde koşuyoruz. O günden tek farkımız şu anda inancımız zedelenmiş durumda. Vazgeçmedik ama örselendik dostlar..

Suçlu aramıyorum. Ama suçlular olduğuna eminim. Arasam bulacağım ve isim isim zikredeceğim isim o kadar çok ki. Lütfen birileri önce kendine, sonra takıma bir çeki düzen versin. Gidişat umduğumuzdan ve beklediğimizden daha kötü. Ve bu birilerinin sorumluluk almasını gerektiriyor. Bu sorumluluğu artık kim alıyorsa bir zahmet alsın. Taraftarı kanser etmenin anlamı yok.