27 Ağustos 2011 Cumartesi

Porto ve Kayserispor

Türk futbolu ve Kayserispor dün geceki süper kupa finalinde bir kez daha Porto gerçeği ile tanışıp yüzleşti. Yıldız oyuncularını satmışlardı ama Barcelona'ya karşı ezilmeden mücadele edecek kadrosu her zaman ki gibi mevcuttu. Barca' dan daha fazla korner kullanan, penaltısı verilmeyen, Barca ileri ucundaki kurnaz ayakları ofsayta düşüren çok başarılı bir maçı geride bıraktılar.

Daha geçen yıl Avrupa liginde mücadele ederken futbol otoriteleri tarafından şuan Şampiyonlar Liginde olsa yarı finali görür denilen bir takım Porto. İşte bu yüzden Porto, yapısı ve idaresi ile tezlere konu olacak cinsten. Porto'yu birçok yönden Kayserispor ile karşılaştırdım.

Yalnız yaptıkları doğru sayısı Kayserisporla kıyaslanamayacak kadar çok. Onlarda Kayserispor gibi her yıl oyuncu sirkülasyonu içerisindeler.Ancak nasıl bir sistemleri varsa takım iskeletini bozsalar bile her yıl hem kendi liglerinde hemde Avrupa sahnesinde kupalara ambargo koyuyorlar.Buda piyasa yaptırdığı oyuncusunu satma kararı almadan önce onun yerini dolduracak başka alternatiflerinin olduğunun apaçık göstergesidir.
 
Mesela Pepe; Evet Pepe dev kulüplerin dikkatini çekerek 29 milyon euro bonservis bedeli ile Real Madrid'e satıldı. Bugün ki kadroya bakarsak oyun tarzı hatta tipi bile Pepe ile aynı olan başka bir oyuncuyu göreceksiniz.Evet Rolando! Eminim ki ileriki yıllarda Porto'da onun yerini alacak oyuncu şimdiden bellidir.Porto,birkaç yıl sonra oyuncunun piyasa değerini tavan yaptırıp satacak ve yüklü bonservi ücreti alarak kulübe büyük gelir sağlanacaktir.En önemli oyuncularını satmasına rağmen değişen hiçbir şey olmayıp Porto kupalar kazanmaya devam edecektir.Pepe-Rolando örneğini çoğaltmak mümkün. Kimler mi?

Lucho-->Guarin, Bosingwa-->Sapunaru, Meireles-->Moutinho, Anderson-->Fernando Reges, Quaresma-->Hulk, Falcao-->Kleber daha sayayım mı ?

Porto başarısını görmeniz için bundan öncedeki sıralamayı belirtmezsem çatlarım;

Maniche-->Lucho, Carvalho-->Bruno Alves, P.Ferreira-->Bosingwa, Deco-->Meireles, Lisandro-->Falcao

Daha Luis Fabiano,Mario Jardel,Vitor Baia kadar gerilere gitmek istemedim.Çünkü Porto'nun bu akıl almaz işleri beni yordu

Bu tablo gösteriyor ki Porto oyuncu tarama konusunda örneği olmayan bir kulüp.Eskiden Brezilya futbol fabrikası olarak tanınırdı.Şuan hangi takıma bakarsanız mutlaka Porto çıkışlı bir oyuncu göreceksiniz.Sanırım Brezilya,ülkemizde sıkça gördüğümüz fason uygulamayı Porto üzerinden yapıyor.Tabi bu söylediklerim olayın şamatası..

Tamam Porto,scout konusunda çok başarılı anladık da teknik direktör konusunda nasıl bu denli inanılmaz olabiliyorlar? Futbol oynamamış adamları,dünya futbolunda fenomen olacak isimleri nasıl yetiştiriyorlar ? Nereden buluyorlar? Nasıl bir süreçten ve süzgeçten geçiriyorlar? İnanılır gibi değil.

Korkmayın teknik adam serisine fazla geriye gitmeden başlayacağım. Mou ile başlayan bu süreç Villas Boas ile devam etti ve şimdi Vitor Pereira.Hepsi birbirinin yardımcısı ile göreve başlayıp sırası gelenin en üst koltuğa oturduğu bir hiyerarşi.

Çizmeye çalıştığım bu resim gösteriyor ki futbol ekip işi bir oyunmuş.Demek ki tek bir kişinin yaptığı yada yapacağı kadar kolay değil bu spor. Türk takımlarının yerinde olsam şuan Pereira'nın yardımcılığını yapan isimleri kıskaca alır takımlarımı o isimlere emanet etmeyi düşünürdüm.

Kayserisporla kıyasladığım bir diğer konu da oyuncularına talip olan kulüplerin gönül rahatlığı içinde olmasıdır.Şöyle ki;

Porto'dan gözü kapalı oyuncu transfer edebilirsiniz.Bilirsiniz ki onlarda çok kaliteli isimler vardır ve maksimum verimi alırsınız.Bu çok büyük bir referanstır.Birkaç yıldır Kayserisporda Mehmet Topuz,Gökhan Ünal ve Serdar Kesimal ile bu çizgiyi yakalamışa benziyor.Kısa zaman sonra bu listeye Eren Güngör,Hasan Ali Kaldırım,Engin Bekdemir,Okay Yokuşlu,Nadir Çiftçi,Sefa Yılmaz isimlerini görürsek şaşırmamak gerekir

Porto futbolunun hep görünen yüzünden yani kremasından bahsettim.Başarının asıl kahramanları olan yönetimi araştırayım dedim.Ancak başkanlarının isminin Pinto Da Costa olduğundan başka bilgiye ulaşamadım.E haliyle normaldir orası Türkiye değildi öyle ya.

Önümüzde harika bir model var ve Kayserispor olarak son yıllarda biz bunu benimsemişe benziyoruz.Bu yolun sonunun aydınlık olduğuna inanıyor,Engin transferi ile başlayan ilişkilerin kesilmeden karşılıklı devam etmesini temenni ediyorum...
 
Murat Yılıdırm ( metrajzede )

Viva Barça...

Bir hoca düşünün ki oyuncularına bakarken onlara duyduğu sevgi, saygı, güven, hoşgörü yüzünden belli olsun.  Ya da bir futbolcu düşünün ki attığı golden sonra arkadaşına sarıldığında onun kemiklerini kırarcasına sıksın. Dün akşam bir Süper Kupa maçı izledik.Porto ile Barcelona oynadı. Klasik olacak ama Barcelona o Süper Kupayı da aldı. Şu anda sanırım kırılmadık rekor bırakmadılar. Aslına bakarsanız konu Barcelona  ve onların bu inanılmaz başarılarının altında yatanlar.

Maçı izlerken oyuncular arasında ki müthiş etkileşimi, doğru pas atıldığında yüzlerinde beliren mutluluğu, gol attıklarında bir birine koşuşlarını ve istisnasız herkesin gol atan kadar mutlu olmasını seyrettim. Dün maç boyunca ve maçtan sonra Pep Guardiola' nın hal hareket ve tavırlarını izledim. Rolando ve Guerrin' in sert hareketlerinden sonra oyuncularına bakışını, kazanılan kupa havaya kaldırılırken oyuncularını alkışlamasını ve yine onlara GURUR DUYARAK bakışlarını gördüm. Ve Barcelona' nın bu başarısının asla ve asla tesadüf olmadığına kanaat ettim.

Evet Barcelona bu dünyadan değil. Olamaz da. Çünkü onlar bu dünyanın çok çok üstünde bir dostluğa kardeşliğe ulaşmış durumda. Şu videoyu bir izleyin. 30-33. Saniyelere dikkatli bakın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. İşte bu yüzden Viva Barça...



Bursaspor Uefa' ya Gidiyor

Son dakika bilgisi geçildi DHA tarafından şimdi. Bursaspor Anderlect maçında görevli olan Uefa Gözlemcisinin tavsiyesi üzerine Trabzonspor ve Beşiktaş' ın Avrupa Kupalarına katılmasını gerekçe göstererek UEFA' ya itiraz dilekçesi yazıyormuş. 

Şimdi bu hak Bursaspor' a doğmuşsa, Kayserispor' a da doğmuştur muhtemelen. Peki bu hakkı kullanacak kim var? Bizim yöneticilerimiz bu hakkı kullanacak kadar yürekli mi? Bekleyip göreceğiz. 

Taraftar Ne İster?



Belli ki bazıları yanlış biliyor. Taraftarı, taraftarlığı yanlış tanımlıyorlar. Peki kısaca özetleyelim mi Taraftar ne ister? 

Sanıyorlar ki taraftar sadece başarı ister. Nerde, nasıl olursa olsun kazanmak, bir şekilde galip gelmek, şampiyon olmak, kupa kazanmak ister. Sanıyorlar ki taraftar verdiği paranın karşılığını almak ister. Hep kollansın, bedava bilet verilsin, deplasmana gitmek istendiğinde otobüs tutulsun, deplase ihtiyaçları karşılansın ister. Bunları isteyenler taraftar mıdır? Onların gözünde taraftar bunlardır.

Ama Taraftar sadece SAHİPLENİLMEK ister. Takımının hakkı yenilmesin, yeri geldiğinde masaya yumruk vurulsun, yeri geldiğinde ses yükselsin, hak aransın ister. Taraftar koskoca bir kulüp 3-5 kuruşa esir edilmesin, paranın kölesi olunmasın, taraftarı olduğu kulübün yenilen bir hakkı varsa savunulsun ister. Maddi kaygılar uğruna suçlu oldukları biline biline sırf 3-5 kuruş fazla kazanılsın diye birilerinin avukatlığı yapılmasın ister. Hakeden hakettiği cezayı çeksin, bir suç işlendiyse o suçun cezası bulunsun, suçtan yana değil haktan yana olunsun ister.

Taraftar kulübünde ki yöneticileri sadece kendi kulübünden TARAF OLSUN, kendi kulübünün hakkını arasın ister. Rakiplerinin durumlarından ziyade kendi kulübünün derdine yansın ister.

Taraftar hakedilmiş başarı ister. Haksız kazanılmış başarılardan midesi bulanır. Taraftar omuz omuza takımını destekler, her ortamda hakkını savunur, her ortamda sevdalı olduğu armanın hakları savunulsun ister. Taraftar her zaman kulüp kazansın ama kazandıkları da hakkaniyetli olsun ister. Masa başında kaybedilmiş haklarının gerekirse masa başında geri kazanılsın ama o hak yedirilmesin ister.

Ve son olarak Taraftar Haketmeyenlerin Haketmedikleri yerde olmamasını ister.