10 Mayıs 2012 Perşembe

Sevinsek mi, Üzülsek mi?


Bilen bilir. Kendimi bildim bileli Kayserispor davası güder, tarafı olduğum takımın her platformda hakkını savunurum. Ama bir taraftan Türkiye' yi temsil edenleri kendi öz kardeşimden farklı tutmaz, başarılarıyla göğsümü kabartır, hüzünleri ile gözlerimi doldururum. Bu özelliğimle de gurur duyarım. Dün akşam oynanan Avrupa Ligi finalinde Bielsa ve öğrencilerine duyduğum derin saygıya rağmen Arda faktörü ile Atletico Madrid taraftarıydım ve At. Madrid adına atılan her golde ayağa fırladım. 


Falcao ne kadar müthiş bir golcü olduğunu dün oynadığı futbolla ve attığı gol ile gösterdi. İnanılmaz iki pozisyonda soğukkanlılığı ve zekası ile bir anda maçın kaderini değiştirdi. Bir makine gibi işleyen Bilbao' yu kendisi gibi randımanlı, akılcı ve soğukkanlı futbol oynayan bir takım durdurdu. Maçın kilit ve en başarılı isimleri ise bana göre Muniain' e top yüzü göstermeyen Juan Fran, orta saha da her iki yönlü inanılmaz işler yapan Diego, pek fazla görünmeyen ama çok çok kritik kurtarışlar yapan Courties, sol kanatta Bilbao' nun kaptanı İraola' yı fazla masimeden etkili olan Arda Turan ve tabii maçın kazanılmasında en etkili isim olan Falcao. Atletico Madrid kupayı rekorlar kırarak kazandı. 2002-2003 yılında Avrupa' da üst üste 11 maç kazanan Barcelona' nın rekorunu bu yıl üst üste 12 maç kazanıp rekoru ellerine geçirdiler. Üstelik bu sezon Avrupa' da oynadıkları 18 maçın 16 tanesinde galip gelip, 1 mağlubiyet, 1 beraberlik alarak yine çok zor bir istatistik oluşturdular. Avrupa Ligi maçlarında Falcao 12, Adrian 11 gol bulurken Arda bu yarışı 2 gol ve 6 asist ile bitirdi. Buraya kadar işin mutlu sonla biten kısmına baktık. Bir de işin hüzün dolu tarafı vardı her zaman olduğu gibi.


Yaş ortalaması 20 lerin başında olan bir takım, başlarında kendisine her gittiği yerde saygı duyulmasını sağlayan bir teknik adam. Bir de yıllardır dimdik yaşatmaya devam ettirdikleri kulüp kültürü olan Atletic Club Bilbao. Maç başında yaşadığım ikilemi Arda Turan sayesinde kısa sürede atmış olsam da maç sonunda Muniain, Toquero ve İbai Gomez' in göz yaşlarını görünce içimin sızladığını itiraf etmeliyim.


Özellikle Bilbao tarafından maçın değerlendirmesini yapacak olursak; Susieta' nın, Muniain' in ve De Marcos' un etkisizliği, çok iyi alan daraltan At.Madrid karşısında pas yapma da yaşadıkları sıkıntı ve topu Llorente ile bir türlü buluşturamayışları ve bir de defansta çok sıkça yapılan paylaşım hataları bu mağlubiyeti resmen çağırdı. Bielsa ilk yarı bitip, ikinci yarı başlarken pas trafiğini sağlamak adına İnigo Perez ve İbai Gomes' i oyuna aldı ama Simeone' nin buna oyun içinde ki taktiksel cevabı gecikmedi. Mario Suarez' i ve Gabi' yi biraz daha merkezden kenarlara çekerken, hücum kanatlarının da biraz geride kalmasını sağlayarak İbai Gomez ve İnigo Perez' in mümkün mertebe az topla buluşmasını sağladı. Arda' nın ikinci yarının ortalarından sonra yorulmasının en önemli nedenlerinden biride bu taktiksel anlayıştı sanırım. Muniain' in ikinci yarının hemen başında ki pozisyonu gol olsaydı, Miranda son anda o topa ayağını sokmasaydı şu anda çok farklı şeyler konuşuyor da olabilirdik ama kusursuz defans anlayışı, soğukkanlı adam paylaşımı ve çok akılcı hücum organizasyonları bu maçı At. Madrid' e getirdi.


Tebrikler Atletico Madrid, Tebrikler Arda Turan. Ve Teşekkürler bu heyecanı bize yaşatan Bilbao.