17 Ağustos 2015 Pazartesi

Teorik Analiz: Mutlu Olmanın Yolları


Elbette maç izlemeden yorum ya da analiz yapılmaz. Bugün benim yaşadığım ve şu anda içinde bulunduğum durumun, halet-i ruhiyenin tam anlamıyla tarifi Teorik Analiz. Kendi kişisel işlerimden dolayı ne ligin başlamasının, ne de Kayserispor'a kavuşmanın heyecanını yaşayamadım ve ne yazık ki hala da yaşayamıyorum.

Bugün akşam üzeri kısmen vücudumu saran maç önü adrenalini, maçı izleyemeyeceğimi haber alışımla yerini koskoca bir boşluğa bıraktı. Maçı takip eden arkadaşların sosyal medya üzerinden yaptığı yorumlar kadarıyla biliyorum bugün sahada oynanan oyunu ve gösterilen performansı. Umutsuzluğun daniskasını yaşadım maç boyunca. Golü yeyince kimseye çaktırmadan yaşadığım çöküş ile hemen sonrasında gelen golle yaşanan yine çaktırılamayan sevincin tarifleri daha sonra.

Genel olarak maç hakkında konuşan arkadaşlarım takımın iyi oynamadığına, futbolcuların henüz birbirlerine alışamadıklarına, bol hatalı bir defans bloğuna, hiç bir şey yapmayan bir orta sahaya ve kaleyi bulamayan bir hücum hattına sahip olduğumuzu dile getirdiler maç boyunca. Konuşanların her birinin söylemlerinin benim için önemli olduğunu belirteyim ama vurgulamak istediğim bir şey var.

Eğri oturup doğru konuşalım mı? İlk hafta, deplasmanda oynayıp, kendisine göre çok iyi şartlarda takım kuran, mali durumu ve imkanları(!) bize bakarak çok iyi olan bir rakibe karşı, maç başlamadan tarafımıza teklif edilmesi muhtemel 1 puana hangimiz hayır derdi? 

Şahsım adına konuşuyorum, ben demezdim. Takımmızın mali durumu, yapılan transferlerin kalitesi, sezon öncesi kampını ne şartlarda geçirdiğimiz bu kadar ortadayken, takım hakkında bu kadar olumsuz görüş ve yorum yapılıyorken, ben verilmesi muhtemel o 1 puana balıklama atlardım.

Bence bugün bardağın boş tarafını dillendirip ama dolu tarafı ile mutlu olunacak şeyler var. 88. dakika da gol yeyip, o golün şokunu çabucak atlatarak 90. dakika da iki forvetinden birinin asisti, diğerinin kafası ile gol bulmak gibi, golü atan Sinan'ın forvet yokluğunda "alternatif olabilirim, yeter ki şans ver bana hocam" diye bas bas bağırması gibi, sezonun ilk maçında Ankara'nın sıcağında, deplasmanda oynadığın maçta alınan 1 puan gibi. İşe biraz teorik olarak bakıp gelin bugün bunlarla mutlu olalım.

Biz mutlu olmaya mutlu olalım tabii ama Tolunay hocam'da Twitter da ki dostlarımın gördüğü ve dillendirdiği eksikler, hatalar, yanlışlar vs. gibi takımı sıkıntıya düşürecek şeylerin üstüne düşsün. Kendisi elbette bu işin piri, elbette takımın hocası ama unutmaması gereken bir gerçek var. Taraftar iyiyi de görür, kötüyü de görür Tolunay hocam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum sizin...