26 Şubat 2013 Salı

O Haliyle


Maç başladı. O futbola başladığı yerde değildi. Hocası ondan kendisine ait olmayan bir yerde oynamasını istemişti. Öyle yaptı. Mücadele etti, pes etmedi. Koştu, çabaladı, top çaldı, top verdi. Karşısında oynayan Jimmy Durmaz' a fırsat vermedi.


Sonra sakatlandı, sakat sakat devam etti. Mücadelesinden eksilen hiç bir şey olmadan, "O Haliyle" devam etti. Sonra bir serbest vuruşta ceza sahasına gitti. Evet, "O Haliyle". Mouche öyle bir orta yaptı ki, gol atmasam ayıp olur diye düşündü sanırım ve gol attı. Yine "O Haliyle" 


Gol sevincinde sol parmağında kırmızı bant ile sardığı alyansını öpüp, tribünde oturan ve muhtemeldir ki  o sakatlığında içi cız eden eşine koşuyordu. "O Haliyle" seviniyordu evet ama kolunu hala kımıldatamıyordu.  Hocasına gitti, sarıldı. 

Sonra arkadaşları koştu onu yakaladı. Golün sevincini paylaştılar ama o hala kolunu kımıldatamıyordu yüzünden ne kadar acı çektiği belli oluyordu ama yine de "O Haliyle" oyuna devam etti. 


Maç bitmeden, sakat kolu rahat bırakmayınca mecburen çıktı oyundan. Doğru hastaneye gitti. Mr için beklerken o muhteşem aidiyet duygusuyla ve yine "O Haliyle", belki de sedyesinde yatarken taraftara teşekkür mesajı gönderdi.


Zamanında Aidiyet sahibi demiştik Salih için. Daha o zaman tanımıyorduk. Sadece yazdığı bir veda mesajıydı içimize işleyen. O gün sevmiş ve adam olacak çocuk demiştik. Yüzümüzü kara çıkarmadı sağolsun. Artık bir lakabı var bu tribünlerde. " Cesur Yürek " diyorlar sana. En son büyük kaptan Bülent Bölükbaşı' na yakıştırılmıştı bu cümle. Demek ki bayrağı devretme vakti gelmiş. Bir kez daha, ama bu kez bütün benliğimle " Hoşgeldin " diyorum. Hoşgeldin Cesur Yürek...



1 yorum:

  1. Salih son yıllarda bu şehre gelen en yürekli futbolculardan biri. İnşallah uzun yıllar boyunca takımda kalır.

    YanıtlaSil

Yorum sizin...