26 Eylül 2016 Pazartesi

5 Haftalık Tablo Der ki

Dün gece paylaşmıştım Twitter'da. Oturdum, dün oynanan maçın istatistiklerine baktım. Bugün de oynadığımız diğer 4 maçı irdeledim. Gördüm ki sandığımız kadar iyi bir hücum takımı değiliz, sadece bulduğumuzu atıyoruz. Eyvallah, bu da önemli bir meziyet ama şu cümleyle avunuyorduk geride kalan haftalarda. " Tamam defansta kötüyüz ama hücumda iyiyiz." Hayır, değilmişiz. 

İlk haftadan itibaren başlayarak gidelim.

1. Hafta: Kayserispor 0 - 2 Akhisar Bld. Spor


İstatistiksel olarak en iyi olduğumuz maç denebilir Akhisar maçına. Oyunu rakip yarı sahaya yıkmışız, hücum etkinlikleri, pas sayısı, saha kullanımı üst düzey. Ofansif oynamış, rakibe de top göstermemişiz. Aslında öyle gibi görünüyor. Yapılan bütün paslar hücum bölgesi yerine orta sahanın ortasında yana veya geriye. Defansif anlamda 3 isabetli şutun 2 sini almışız kalemize. Hücum futbolu sayılır mı? Bence değil.

2. Hafta: Fenerbahçe 3 - 3 Kayserispor


Yine benzer bir görüntü. Kaleyi bulan 6 şut var, 3 tanesi gol olmuş. Ama kalemizi bulan 6 şutun da 3 tanesi gol. Oyunun tamamına yakını yarı sahamızda geçiyor. Hızlı çıkıp oyunu rakip yarı sahaya taşımışız ama sahamızda oynanan oyuna da fırsat vermişiz. Top rakipte, kombinasyonların yarıya yakınını soldan gerçekleştirmişiz. Yani 10 kişi kalmış takıma karşı hücum edebilmişiz evet ama topa sahip olarak değil, hızlı ataklarla. Gelin görünki sonrasında kalemizde verdiğimiz pozisyonlarda da defans evlere şenlik. Attığımız kadar yediğimiz maçların ilki...

3. Hafta: Kayserispor 1 - 1 Galatasaray


İlk 5 haftanın bence en kötü performansı. Şansla, kısmetle ve hücum hattında bulunan bitirici forvetle ayakta kalıp rakibin beceriksizliği ile puan çıkardığımız maç. Yine hücum olarak sahada Kayserispor adına olumlu tek durum sol kanattan gerçekleştirilen ataklar ve kaleyi tutan 4 şut. Pas yüzdesi, oyunu oynadığımız alan, kanat atakları tamamen rakibin lehine. Hala hücumcu bir takım var diyebilir miyiz?

4. Hafta: Bursaspor 3 - 1 Kayserispor


Oturup halimize ağlayacağımız, tabiri caizse kuşu kafesten kaçırdığımız maç. Topa hükmedip, rakip yarı sahada oynayıp, tek bir tehlikeli atak gerçekleştiremediğimiz, Bursaspor kalesini zorlayamadığımız, 10 kişi kalmış rakibe karşı kulübede yedek oturttuğumuz tek hücum opsiyonunu ancak gol yedikten sonra beraberlik için sahaya sürdüğümüz, taktiksiz hücum anlayışımızın, orta sahada yana ve geriye pas yaparak geçirdiğimiz taktiksiz 90 dakikanın ayan beyan ifadesidir bu maç. Üzülmemek, hatta bırakın üzülmememeyi, kahrolmamak elde değil...

5. Hafta: Kayserispor 2 - 1 Ç.Rizespor

Bunlar da bu hafta Rizespor maçının istatistikleri. Top yine rakipte kalmış. Dün blogda bahsettiğim gibi ilk yarıda pas kanallarını iyi kullanıp rakibi kendi sahasına hapsetmişiz ama ikinci yarıda değişen işler, oynadığımız futbol, hapsolduğumuz kendi sahamızda geçen süre maç sonu istatistiklerini tamamen rakibin lehine çevirmiş. Kaleyi bulan 3 şutumuzun yine 2 tanesini attık ama hala ve hala aynı yerlerden gelen ataklarda, aynı şekillerde, aynı hatalarla gol yemeye devam ettik.

Her ne kadar "İstatistiğin mini etek gibi olduğunu, çok şey gösterdiğini ama asla göstermesi gereken şeyi göstermediğini" söyleselerde mevcut durum bize şunu gösteriyor. Hücumcu bir takım değiliz, sadece bulduğumuzu atan potansiyelli ve tehlikeli hücumculara sahibiz. Yoksa 5 haftada planlı, programlı, ayağa oynayıp topu rakip yarı sahaya taşıyan ve golle sonuçlanan tek bir atağımız yok. 

Savunmada da benzer şekilde kötü olunca attığımız kadarını veya fazlasını yiyoruz. Yemediğimiz zamanlarda da ecel terleri döküyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum sizin...